Gece uykum kaçtı, daha doğrusu, tavuklar gibi! erken yatınca böyle oldu... Sonra, uyan ve uyuyabilirsen aşkolsun!!! -Saat 01.00, 02.00, ne çabuk ilerliyor şu akrep... -Oooo zaman akıyor, ben uyuyamıyorum... Aklımda hep: - “Çetin Fıratlı nasıl? İnşallah ağrısı sızısı yoktur” düşüncesi var... Sonra dünden kalanlar, kuaförde ( Can Özcan (Pariscan ) elime geçen Puşkin’in Anıları ... - Ataol Behramoğlu niye ağzına geleni saymış yayınevine? - Anılar gerçekten sahte mi? Puşkin’in değil mi acaba? İlk fırsatta alacağım kitabı... Hatta bizim kitap kulübüne de öneririm... -Saat 04.00, o zaman Puşkin’in Erzurum Seyahatine dair kitabı bulup okuyayım... Şimdi kütüphaneye gidemem, çok üşenirim, sıcacık yataktan kalkmak zor. Hem kolay kolay bulamam ki... Neyse, eski kitapların tam metnini googellayınca buluyorsun! Telif melif yok nasılsa, o haklar çoktan yok olmuş. Yıllar önce okumuştum o izlenimlerini Puşki n’in, şimdi bakışım farklı... Hele o Tifli...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.