Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Masume Alev etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir kaç damla gözyaşı

   Yıllar geçti aradan ama, “derin keder yaşatan bir an ”  belleğimden hiç silinmedi… Bayram sevinçleri sonrasında bu olay aklıma geldi, paylaşmak istedim.  Herkesin hayranlık duyduğu büyük aktör Kerim Afşar, ailesiyle birlikte, benim doğup yıllarca yaşadığım mahallede, arkamızdaki apartmanda komşumuzdu.  Sıhhiye, Hanımeli Sokaktaki Hanımeli Apartmanında otururduk, hep- apartmanımızın ismi annemin bahçeye diktiği sarmaşıktan mı kaynaklanırdı? - diye düşünürdüm… Yıllar içinde toprağa kök salıp devleşen sarmaşık, bizim oturduğumuz dairenin balkonunu öylesine sarıp sarmalamıştı ki, hanımeliler açtığında ortalığa mevsim boyu, belli belirsiz ama nefis bir koku yayılır, balkonda çay içip sohbet etmenin  keyfine doyum olmazdı.  Kerim Afşar’ın annesi Bahriye Hanım, evimize sıkça misafir olan,  yılların görgüsünden, süzülmüşlüğünden kaynaklı sohbetini çok sevdiğimiz bir komşumuzdu. Kerim-Esin Afşar’ın kızları Pınar’ın da babaannesiyle birlikte bir kaç kez ...

Eski sofralar

Fıstıkla soğanı  tavada kavururken Ayşegül  görüntülü! aradı: -Kolay gelsin, belinde önlük ne yapıyorsun? -Zeytinyağlı biber dolmasının içini hazırlıyorum, sen tarçın koyar mıydın? -Tabii, bir de yenibahar mutlaka koyarım, zeytinyağlının yakışığıdır... Çocukluğumuz ve ilk gençliğimiz Ankara ’da, Hanımeli Sokakta geçti. Bizim yetiştiğimiz  yıllarda aileler ve yaşam tarzları birbirine çok benziyordu. Şehir çocuğuyduk ama, akasya ağaçlarıyla bezeli sokaklarda, ikişer üçer katlı evlerin bahçelerinde oyunlar oynardık, çağla toplardık. O zamanki Gaybi Yatır Apartman ının kiracıları  genellikle  orta sınıfın benzer gelir düzeyindeki aileleriydi. Komşularımız, tayinle Ankara’ ya gelmiş memurlar, bir öğretmen, bir yedeksubay, bir hakim, bir eczacı kalfası, bir terzi ve mesleklerini şimdi hatırlayamadığım bir kaç aileydi. O yıllarda çalışan kadın çok azdı, annem Emine   Masume Alev istisnalardan biriydi... Büyük Doğumevi’nin var...

Elveda Mukadder Teyze

Ne kadar çok severdim sizi, annemle babamın gençlik arkadaşıydınız... Anneme tavlayı siz öğretmişsiniz, bana da o öğretmişti, sizin tavla partilerinizde çaktırmadan  taş çalar ve çok eğlenirdim... Bursa Kemalpaşa ’da gençlik yıllarınızı annemle birlikte geçirmişsiniz... Ağabeyime küçüklüğünde küfür etmeyi de siz belletmişsiniz... Sonra Ankara ’da, Bade Sokak ta oturduğunuz, TMO’ da çalıştığınız yıllarda çok yakındık sizinle... Ne kadar güzel elleriniz vardı ve nasıl marifetli... Şapka gibi kapattığınız mantınız meşhurdu, sizin yaptığınız çiğ böreğe, aşureye, tavuklu pilava doyum olmazdı... Yalnızlık zor, Bilecikli olduğunuzu bilirdim, kardeşiniz ve yeğeninizle nedense görüşmezdiniz, bir gün geldi 75. Yıl Huzurevine yerleştiniz, eviniz de açıktı, ara sıra uğrardınız, sonra Urla’ ya Darüşşafaka ’ya nakletmek istediniz, evinize birlikte gittik, sevdiğiniz bir kaç parça eşyanızı topladık, bana Prag ’dan aldığınız kristal bardakları hediye ettiniz... Boğazım düğüm düğümdü... En ö...