Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İnsan Hakları etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsan Hakları ve “Suskun!” Gazetecilik

Gündemin, koşulların, cezaların “birilerinin talimatıyla” her an değiştiği bir ülkede gazetecilik nasıl bir iştir? Eğer gazeteci şeffaflık şurada dursun, bulanık sularda başını güçlükle yukarda tutup, nefes alma, imkansızı başarma çabasındaysa, sürekli yıkılan sayfalara hep yeni manşeti taşıma mücadelesindeyse “Sysiphos da kimmiş? ” (*)  deyip isyan etmez mi? -E, ülkedeki hal bu… -Durum buysa, gazeteciliğin uluslararası tanımlamalarına, etik tartışmalarına nasıl yaklaşacağız?  Bu küçük sohbetle sizi karamsarlığa boğmak istemem doğrusu, ama bu duygularla bir teselli arıyordum ve elimdeki kitapla bunu bir ölçüde başardım, sizi de ortak etmek istiyorum. Kitap, “İnsan Hakları Işığında Gazetecini İşi” başlığını taşıyor, felsefenin ustası Ioanna Kuçuradi’ nin öğrencilerinden Elif Hamidi ’nin imzasıyla yayınlandı, aslında bir yüksek lisans tezinin kitaba dönüşmüş hali.  İlk sayfasındaki şu cümleye bakar mısınız? - Otuzbeş yaşımı doldurmuşken, yani yolun tam yarısına gelm...

George Orwell bizi mi anlatmış?

George Orwell , 1984’ ü (*)   yazdığında aklından neler geçiyordu? Her şeyi gören, bilen, kontrol eden, işkence eden, öldüren ve önünde diz çökenleri ancak kendi istediği tarzda yaşatan “ Büyük Birader ”i yaratmak, onun yönetiminde bir korku, şiddet, baskı, karamsarlık, kuşku, sevgisizlik toplumu kurgulamak fikrini nasıl edinmişti?  Henüz geride bırakılmış İkinci Dünya Savaşı böyle cerahatli bir yara, bu kadar karamsar bir bakış yaratabilir miydi?  Veremle ölümcül çarpışması sırasında, hasta yatağında zorluklarla kaleme aldığı bu romanıyla George Orwell sonraki kuşaklara, “ sakın diktatörlüklere yol vermeyin, yoksa başınıza bunun gibi felaketler ve hatta daha da beterleri gelir ” mi demek istemişti? Bilirsiniz, insan yaşamı “ her şeyi okuyabilmek ” için çok kısa…Bir ömre ne kadar kitap sığdırılabilir ki? Nedense uzun süredir rafta duran “ 1984 ”e ben de bir türlü el atamamıştım, bu ayıpla! mücadele halindeydim. Sonunda: -Eh, artık yaz tatilinde… Deyip kitabı bavuluma koy...