Japonya ’yı anlatmak hiç de kolay değil, kendine özgü adalar ülkesinin, kendine özgü yaşam tarzını, sosyal atmosferini, bilim ve teknolojide geldiği noktayı özetlemeye sözcükler değil, kitaplar, belgeseller bile yetmez. “Sayonara” (elveda) demeden önce atom bombası kurbanı Hiroşima izlenimlerimi paylaşsam olur mu? Mermi hızıyla giden trenle (bullet train) son durağımız Hiroşima idi, 6 Ağustos 1945’de atom bombasının ilk kurbanı olup da 200 bini aşkın ölü veren kentte gezmek tuhaf duygular uyandırıyordu. Hele “ geçmişi artık eski okul kitaplarının tozlu sayfalarında bırakmış ” Amerikalı turistlere caddelerde adım başı rastlamak, kahkahalarına tanık olmak onca yıl sonra bile biraz sarstı beni. Oysa Japon ’larla konuştuğunuzda duygusal değil, gerçekçi davrandıklarını görüyordunuz. Hiroşima , kendini çoktan toparlamış, dev endüstri merkezlerinin kuruluşuna ev sahipliği yapan üstelik de yemyeşil bir kent görünümündeydi. - O korkunç patlamadan ...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.