Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Abdullah Öcalan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ben yaşamı böyle sevdim

Bilenler bilir, arşivle uğraşmak belalı iştir. Üstelik bu iş, ömrün sonuna dek sürecek bir dipsiz kuyudur... Hele gazetecilik mesleği söz konusu ise o kuyunun dibine asla ulaşamazsınız. İşte aylardır, sayısız dosya, kupür, fotoğraf, belge, görüntüyü masama yığdım, cebelleşip duruyorum. Ya çekmecenin birinde tozlanan şu antika telefonu bulmaz mıyım? Ne güzeldi onunla hayat, hep iyi haberleri taşırdı... Oysa dışarıda hava o kadar güzel ki, şu ne işe yaradığı bilinmeyen! “Covit Yasakları ” (*) olmasa çık, göl kıyısına git, eşinle dostunla uzak uzak oturup, köpüklü kahve eşliğinde daldan dala sohbet et: -103 amiral meselesine sen ne diyorsun? (**) -Yahu ne var bunda? Montreaux, adamların yıllarını verdiği  mesleğin en önemli dosyalarından biri değil mi? Düşünsene, kadim anlaşmayı geçmişiyle, bugünkü boyutuyla yıllarca incelemişler, teğmenlikten al, komodorluğa, komutanlığa varan süreçlerde bizzat içinde yaşamışlar, iç-dış sorunlarla boğuşulan süreci  yönetmişler. Görüş beli...

Şam’da peşimize hafiye takmışlar

Öyle çok seyahat ettim ki güzel mesleğimde, “dünyayı gezdim ” desem yeridir...   Seçim propagandalarında, siyasilerle memleketin en ücra köşelerini karış karış dolaşmaktan tutalım da, liderlerin resmi yurtdışı gezilerine, özel dosya araştırmalarına, röportajlara, ülkelerden gelen davetlere kadar... Mesleğe yeni başlamıştım Tercüman Gazetesi nde, ekonomi alanında ilerlemeye çok istekliydim, dönemin Başbakan Yardımcısı Turgut Özal ’ı takip ediyordum, gazetecilik yaşamımın ilk yurtdışı gezisi onunla Şam ’a oldu. Şam ’da Türk Heyeti soğuk karşılandı. “Hatay’ı içine alan Suriye haritaları ” bütün resmi toplantılarda duvarlarda asılıydı, üstelik Abdullah Öcalan da yıllardır Şam yakınlarında “ misafir ” ediliyordu. Hafız Esad ’ın başında bulunduğu Baas Rejiminin etnik temizlik amacıyla Hama ve Homs’ ta (*) kimyasal silah kullanıp binlerce  sivili katlettiği haberlerini duyuyorduk. O sırada Hürriyet’ te olan sevgili meslektaşım Saygı Öztürk ’le kafa kafaya verdik: -Yahu Nur...