S ayın James Augustine Aloysius Joyce beyefendi-haşmetmaap-aleyhisselam hazretlerine seslenişimdir, ( Aslında sayısız ismi olan birine nasıl hitap etmem uygun olur bilemedim de…) Zürih’ te, ebedi istirahatgahınızda, eşinizle yan yana huzurla uzanarak oradan bizleri seyrederken acaba “ Ulysses mağduru” okurlarınızı duyabiliyor musunuz? Siz zat-ı alilerine; -Dublin doğumlu büyük yazar mı desem? -Homeros’un soyundan gelip Yunan Efsanelerinin yeniden yazımına soyunan bir kalem ustası mı? -Sözcüklerin efendisi, dünya dilleri koleksiyoncusu, Henrik Ibsen’i kendi dilinden okumak için bir dili daha belleğindeki onaltı dile ekleyen adam mı desem? -Yoksa, açık saçık ( sevişmeli, mevişmeli, öpüşmeli hatta mastürbasyonlu ) fanteziler üretim merkezi müdürü diye mi ansam sizi? Evet evet, size diyorum, büyük usta, James Joyce beyefendi… Sizee şimdiiii yüksek ve tiz bir sesle, haykırarak sesleniyorum: -Söyleyin bakalım, bir keresinde, “ yaşam s...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.