Ana içeriğe atla

Kayıtlar

T24 etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Siyasilerin serveti tartışılabilir mi?

  “ T24 ’ün  “ 2025 Yıllığı ” (*) gördünüz mü? Keşke alıp okuyabilseniz.  Hazine bulmuşcasına sevinerek gözden geçirirken, yıllıkta ilk gözüme çarpan, Umur Talu ’nun “Bugün Manşet: Gizli Servet” başlıklı yazısı oldu.  Umur Talu’yu yazılarından tanıdım, meslekteki duruşuna hep saygı duydum, yazık ki bugüne değin hiç karşılaşmadık, oysa aynı dönemde gazetecilik yaptık, o İstanbul’da ben Ankara’da.  Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ’in ABD’deki “ gizli serveti ”ni çok sevdiğim meslektaşım, Turan Yavuz ’un  ortaya çıkardığını, Milliyet ’in Türkiye’yi sarsan bu haberi manşete taşıyışının gündemi değiştirdiğini biliyordum ama meğerse işin mutfağında bilmediğimiz pek çok olay da yaşanmış.  Umur Talu, manşetin yer alacağı birinci sayfayı hazırlarken, öncelikle “ patron katından ” ve “ sızma ” olasılığına karşı Milliyet’teki herkesten gizlemiş. Dönemin Emniyet Müdürü akşam adam gönderip gazeteyi isteyince daha yumuşak tutulan ilk baskı gönderilmiş. Milliyet...

Kara Kutu

    Son zamanlarda tatsız tuzsuz işlerle uğraştım, arada keyifli anlar da oldu, ama genelde tatsızdı yaşananlar. Soruyorum size;  -Türkiye’de gazetecinin normal yaşam sürdürmesi mümkün müdür? -Yok canım, ne mümkün… -Meclisteki kavgadan mı söz ediyorsun?  Diye sormayın, o kadar çok tatsızlık yaşandı ki hangi birini sayayım? Ama eğer sizler, “Neyse ki, hepsi kayda geçti, ileride okuyanlar bugünlerde neler yaşadığımızı görecekler, belki bazıları kendilerinden utanır” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. -Neden mi? Türkiyenin toplumsal hafızası bir bir yok ediliyor da ondan. Örneğin, beyefendinin oğlunun şirketinin vergi kaçırdığından tutun, arkadaşlarının usulsüz aldıkları ihalelere, eski avukatının karıştığı olaylara kadar “ cısss ” dedirten haberlerin tamamı, taciz ettikleri genç kızın intiharından sorumlu olsalar da iyi halden yırtan tecavüzcüler, rüşvetçiler, kara para yıkayarak milyarder olanların haberleri filan  “sulh ceza veya asliye ceza ...

Nazlı Ilıcak’ı recm mi etsek?

Yılmaz Özdil’in 5 yıl önce kaleme aldığı, nedense şimdilerde hep Bülent Eczacıbaşı’na atfedilen bir paylaşım yapma gafletinde bulunduk, Nazlı Ilıcak, rastlantı eseri, hapse girmeden bir gece önce, “herkese açık” bu paylaşımıma ilginç bir düzeltme-yorum yaptı diye sayfamıza ve başımıza atılmadık taş kalmadı…  Üstelik hatayı “ anında ” düzeltip, Yılmaz Özdil dahil herkesten özür dilememize karşın. Özel mesajlar, telefonlar, genel paylaşımlar yoluyla  taş üstüne taş yedik…  Bazı sözleri, hakaretleri, hele de “belden aşağı” söylemleri burada aktarmayacağım, ancak  “kadın ”ı hedef alan söylemleri, “belli eğitim ve kültür düzeyinde varsaydığım, her birini, değerli birer aydın olarak ” gördüğüm kimi sayfa arkadaşlarıma yakıştıramadım…  Ben meslek yaşamımda asla eleştiriden kaçmadım, kimi dostlarla anlayış farkımızı telefonlarla, mesajlarla görüşüp, anlaştık, ama hakaret ve tehdite asla yol veremem…  Neymiş sorun? Yazıda Nazlı Ilıcak’a yer verip, bir...