Bugünlerin tartışma konusu, Anayasa’nın 101. Maddesi: -Bir kimse kaç kez Cumhurbaşkanı seçilebil ir? Açıkça “İKİ KEZ” diyen bu maddeye öyle kulplar takıldı, niyetler eklendi, yapbozlar yapıldı, içeriği öyle eğilip büküldü ki, ben pes ettim… Oysa bu pazar sabahı size kibarca soracaktım: -Mahallenin çocuk parkında çocuklar uslu uslu eğlenir, salıncağa sırayla biri biner biri inerken, o civarın çakalı gelir, uslu uslu sıra bekleyen çocuklara tokadı basar, hepsini sağa sola itekleyip -tokatlayıp, lekeli- çamurlu giysileriyle salıncağa biner, sonra da “ASLA İNMEM” diye tutturursa ne yapacaksınız? Bu soruya mahallenin muhtarı, bekçisi, zabıtası , komiseri , kalantorları, gecekondu sakini bile yanıt verememişken ben de kim oluyorum değil mi? İşte bu “salıncak” örneği üzerinde aynen muhalefet liderlerimiz gibi kibar kibar kafa yorarken, aklıma bir soru da...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.