Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Selahattin Demirtaş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cehalet ve kıskançlık

-Yaşamda en sevdiğin şey nedir? Diye soranlara diyorum ki, “Kitaplar ve seyahat…”   İşte yine kusursuz, gezmeli tozmalı, bol bol okumalı günler yaşadım, geçen haftayı kitapçılarında, müzelerinde, operasında, saraylarında geçirdiğim Paris rengarenk bir rüyaydı, o muhteşem sahneden ben de “ bir tutam” (*)  da olsa “ rol çalmış ” oldum. Hele Parizyen dostlarla buluşmalar, oraları ve Türkiye’yi onların gözüyle değerlendirmek tam bir fikir zenginliği oldu benim için. Damağımda iz bırakan lezzetlere gelince, Paris dekorunun önemli bir parçasıydı, keşke size de tattırabilseydim.  ———-Arafta Düet——- Neyse işte, Avrupa’nın kadim kültür-sanat  kentine doğru yol alırken,  elimde  Selahattin Demirtaş ve Yiğit Bener 'in ortak kaleme aldıkları " Arafta Düet" romanı vardı. Tam da Kürt sorununun tartışıldığı, silahlara veda umudunun yeşerdiği şu günlerde okuduğum romanın kurgusu ve sade dili beni çarptı. Kitapta bir emekli generalin, sakin bir köşeye çekilip yaşa...

Oh be, mapuslukta son gün!

Günlerdir dört duvar arasında mapustayız, pandemi yüzünden “ istisnai meslek sahipleri ” dışında herkes evinde hapis... Neyse ki bugün kapanmanın son günü, yoksa durumumuz  aynen şarkıdaki gibi: - Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde? Boğazımız sıkılıyormuş,  göğsümüze biri oturmuş da kalkmıyormuş gibi karanlıkta, bir kabusun içindeyiz de bir türlü uyanamıyoruz sanki...    Hapistekileri bir kez daha ve çok iyi anladım. Hele bir de çoğunun “ gözünün üstünde kaşın var! ” Denilerek içeri atıldıklarını düşünürsek...  -Ne yani? Yalan mı? Aksi taktirde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne diye bunca kararında başvuru sahiplerini haklı bulsun? TC makamlarını mahkum etsin? Demirtaş ’ı, Kavala ’yı serbest bırakın diye ısrarcı olsun? Türkiye neden AHİM ’de düşünce ve ifade özgürlüğü  ihlallerinde, Rusya ’dan bile fazla mahkum edilerek rekor kırsın? (*) Vallahi abartmıyorum, eğer yarın yasakların son günü olmasa çıldırmak işten bile değil. Nasıl mı atlatmaya çalıştık? Ev...

Geçmişimizle yüzleşebilsek parti kapatma huyundan vazgeçer miyiz?

Bilmem kaçıncı kez bir partinin kapatılması gündemde... HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çoktandır hapiste, partinin pek çok yöneticisi ve seçilmiş belediye başkanı da... Hapse giren başkanlar yerine hooop bir kayyım atanıyor tamam... Kürt lider Seyit Rıza ’nın idamının yıldönümünde de   Dersim odağında,  Kürt Sorunu kemikleşmiş kutupların tartışmalarını yeniden alevlendirmişti. Acaba bu kutuplaşma bizi nereye götürür? Havanda su dövülerek çözüme ulaşılabilir mi? The New Anatolian gazetesinde haftalık röportajlar yaptığım sırada AKP Hükümeti, “ açılım süreci ”ni başlatıyordu. Bölgeye gidip, Kürt Sorunu üzerine gözlemlerde bulunup, incelemeler röportajlar yapmıştım. Gazetedeki bu geniş yayın daha sonra kitaba da dönüştü.  Yıllardır konuşulan, onbinlerce cana mal olan ama  “ bir arpa boyu bile yol alınamayan ” bu konu,  bence toplumumuzun kutuplaşmasında ve ileriye yol alamamasında  en önemli etken...  Soruna inatla “ takım tutar gibi yaklaşm...