Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kadınlar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Savcılık kadın fıtratına uygun işlerden midir?

  “Ispartanın Gelini ” olarak hemşerileri tarafından haklı bir gururla anılan Türkiye’nin ilk başörtülü başsavcısı Tuba Ersöz Ünver ile ilgili sosyal medyada dolaşan bir paylaşım var. Kadın başsavcının Gümüşhane’de, makamında çekilmiş bir fotoğrafının altına “ Rabbime şükürler olsun” diye yazdığına değinilerek, Kur’an hükümlerine bağlı kalsa görev yapamayacağı, evinden dışarı adım bile atamayacağı ima ediliyor. Kur’an-ı Kerim’in Diyanet İşleri Başkanlığının sitesinde yer alan kadınlara ilişkin hükümlerine bakarak olasılıkları değerlendirelim mi? Diyelim ki savcımızın karşısına bir borç alacak meselesi geldi. Örneğin Seçil Erzan’ın dolandırdığı iddia edilen futbolcular sözkonusu. Savcımız soruşturma yaparken tanıkları nasıl belirleyecek? Bakara 282: “Ey iman edenler!  ….Erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. Şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar…” +++++++ D...

Karanlık zihniyet!

Korkuyorum dostlar, bu karanlık zihniyetten çok korkuyorum, lafı dolandırmadan söyleyeyim: -Ülkede kimi karanlık güçler, aydınlığı karartmak, bireyleri çağdaş yaşamdan alıp ortaçağa geri götürmek, hele hele kadınları düşünsel ve fiziki anlamda “köşelere kapatmak” istiyor, bunun için büyük çaba ve kaynak harcıyorlar. İstanbul Sözleşmesi nden bir kalemde çıkmak, kamuoyuna bu kararı, “ ilerisini gerisini tartışmayın ” diye dikte etmek başka türlü nasıl değerlendirilebilir? Ramazan’ ın ilk günü, ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu televizyonda, “ süslenmek, oje sürmek, makyaj yapmak orucu bozar mı? ”  Konusunu işlemişti. Ben de bundan söz eden bir yazı paylaşmıştım. (*) Yazımda bir İslami (?) siteden imla hatalarını düzeltmeden! alıntıladığım şu paragraf yer almıştı: “Güzelliğinizin, Cinselliğinizin, Dişiliğinizin, kullanım hakkı, sadece ve sadece kocanıza aittir, Güzelliğinizi, Cinselliğinizi, Dişiliğinizi, Şıklık, Sosyal Hayat, Sosyal Yaşam, Çağdaş yaşam, Modern yaşam, Özgür yaşam, gibi kavr...

Kadınlar icin zorlaşan yaşam... Türkiye

Kadın cinayetleri artıyor, (*) korunma ve yardım talep eden kadın sayısı da öyle... Geleceğimize ışık tutacak kız çocukları, eğitim yerine evliliğe yönlendiriliyor. Çocuk yaşta doğum yapan kızların sayısında büyük artış varken (**) kız çocuklarının okullaşma oranı (***) geriliyor... Bu durum, egemen siyasetçilerin kadını küçümseyen, yok sayan bakış açısından kaynaklanıyor. AKP’nin vazgeçilmez ismi Bülent Arınç ne demişti zamanında? “ Kadın uluorta kahkaha atmamalıymış, edep bunu gerektirirmiş (****)...” Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir açılışta “ sembolik olarak bir iki kadını da aramıza alalım, buraya gelsinler ” (*****) diyerek kürsüye davet etmeyi adeta lütuf gibi sunmamış mıydı? Üstelik bununla da kalmadı, kadını pek çok açıdan korumayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesini bir gecede feshediverdi! Esasen ülkenin geneline hakim olan kadına bakış açısı pek çok alanda kendini gösteriyor, TV’lerin  tartışma programlarında kadın yok, hatta kadın sorunları tartışılırken b...

AMİRALİN KARISI

O meşhur deyimle herşey “ film şeridi ” gibi aklından geçti bir anda...Yıllar önce çiçeği burnunda bir üniversite öğrencisiyken çıktığı yaz tatilini, gittikleri küçük kasabada tanıştığı o yakışıklı deniz teğmenine ‘ ay çarpmış” gibi aşık oluşunu. Bu aşk uğruna üniversiteyi bile terk edişini... Evlenmelerini, çocuklarının büyüyüşünü. Aşık olduğu adamın bitmek tükenmek bilmez tayinleri sırasında aylar, hatta seneler boyu ayrı kalışlarını... Genç teğmenin yıllar içinde kendini nasıl geliştirdiğini, aldığı yurt içi ve dışı eğitimlerle beynini nasıl zenginleştirdiğini... Zamanla saçlarına düşen akların onu nasıl daha yakışıklı kıldığını... Parlak mesleki başarılarını, geçen zaman içinde mesleğinde hızla yükselişini, en sonuna amiralliğe tırmanışını... Katıldıkları davetlerde ilgi odağı oluşlarını, sohbetlerde herkesin  “ amiral ne söyleyecek ?” diye onun ağzına bakışını. Bitmek tükenmek bilmeyen çalışma, araştırma, uygulama azmini... Dünya meselelerine “ aydınlık ” bakı...

Kadınlar ne ister?

  Geçenlerde Ankara 'da pek parlak, süslü ve epey de pahalı etiketleriyle tanınan bir mağazada psikolog İlkim Öz bir söyleşiye katıldı. Mağaza butiğinden bol sıfırlı çeklerle bolca ürün satın alırken izdiham yaratan hanımlar, nedense söyleşiye tek tük katılım göstermişlerdi. Grupta bulunan bir hanım kendini tutamadı: -İlkim Hanım, zamanınızın çok değerli olduğunu biliyorum, kitaplarınızın çoğunu okudum. Ben söyleşinizin hınca hınç dolu olmasını beklerdim. Annemin bir sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim. 'Kafanın içini süsle, dışını değil!” derdi rahmetli... Acaba bu yüzden mi tenha bu salon? Salondaki süslü püslü hanımlar arasında birden buz gibi bir hava esti. Pek havalıydılar aslında, hep de pohpohlanmaya alışıktılar... Çoğu estetik burun ameliyatlı ve silikon dudaklıydı. Beceriksiz ve ilkesiz doktorlar elinde tuhaf, donuk ve tornadan çıkmış gibi duran, birbirinin tıpkısı suratlarıyla doğru dürüst gülümseyemiyor ya da kaş çatamıyorlardı. Nasıl oluyorsa aynaya baktıkl...