Ana içeriğe atla

Savcılık kadın fıtratına uygun işlerden midir?

 




“Ispartanın Gelini” olarak hemşerileri tarafından haklı bir gururla anılan Türkiye’nin ilk başörtülü başsavcısı Tuba Ersöz Ünver ile ilgili sosyal medyada dolaşan bir paylaşım var. Kadın başsavcının Gümüşhane’de, makamında çekilmiş bir fotoğrafının altına “Rabbime şükürler olsun” diye yazdığına değinilerek, Kur’an hükümlerine bağlı kalsa görev yapamayacağı, evinden dışarı adım bile atamayacağı ima ediliyor.

Kur’an-ı Kerim’in Diyanet İşleri Başkanlığının sitesinde yer alan kadınlara ilişkin hükümlerine bakarak olasılıkları değerlendirelim mi?


Diyelim ki savcımızın karşısına bir borç alacak meselesi geldi. Örneğin Seçil Erzan’ın dolandırdığı iddia edilen futbolcular sözkonusu. Savcımız soruşturma yaparken tanıkları nasıl belirleyecek?


Bakara 282:


“Ey iman edenler! 

….Erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. Şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar…”

+++++++

Diyelim ki bir boşanma davası söz konusu, taraf olan erkek, “karımdan boşanmak istiyorum çünkü üstüne bir kaç eş daha almak istiyorum ama karşı çıkıyor” derse savcımız bu meseleyi nasıl ele alacak?


Nisa 3:


“Ey iman edenler!

…Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır…”

+++++++++

Savcımız için acaba her gün Adliyeye gitmesi bir zaruret midir? Yoksa evinde “ağırbaşlılıkla” oturmalı mıdır? -İlle de çıkacağım- diyorsa, nasıl giyinmeli, makyaj yapmalı mı, takı oje gibi süsler kullanabilir mi? 

Ayrıca,  cariyeler kadın sayılmıyor mu?


Ahzap 33:

 

“Ey iman edenler! 

…Dışarı çıkmanızı gerektiren zarurî bir sebep olmadıkça evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun. Mecburi bir iş için çıkmanız gerektiğinde ise, eski câhiliye devri kadınlarının yaptığı gibi, süslerinizi ve câzibenizi dışarı vurarak çıkmayın…”

+++++++

Değerli savcımızın karşısına kocasından dayak yemiş bir kadının şikayeti gelirse, koca “Onu, rabbimin emrettiği şekilde dövdüm” diyerek savunma yaparsa soruşturma nasıl yürüyecek?


Nisa 34:


“Ey iman edenler!

…(Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün…”


NOT: Değerli başsavcımız AKP yönetimi tarafından 2022 yılının yaz kararnamesi ile Gümüşhane’de göreve atanmış.Bu durumda acaba iktidar ortağı durumundaki Hüda-Par’ın parti programında yer alan “kadın fıtratına uygun işler” sınıflandırmasının da yeniden gözden geçirilmesi gerekir mi? 

Örneğin savcılık kadın fıtratına uygun işlerden midir? 


Bu müphem hususların da bence açıklığa kavuşturulması gerekmektedir… Saygılarımla kamuoyuna ve ilgililere arz ederim.





Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...