Tevfik’le SBF Basın Yayın Yüksek Okulunda aynı sıraları paylaştık, çok yakın değildik belki ama severdik birbirimizi. Okul bitti, herkes farklı yerlere savruldu, onun deri işleme merakı olduğunu ta o zamandan bilirdim, yakınlarda ben de merak sardım.
Yıllar içinde pek bir araya gelemedik, o Kaş’ta yaşıyordu, ben Ankara’da, ama sıkça yazışırdık.
Geçenlerde kendi yaptığı firuze işlemeli bir deri çantayı Face’de paylaştı, ben de kedigözüyle yaptığım bir deri bilezikle yanıt verdim. Tevfik bu işin ustasıydı, benimkisi sadece çıraklıktı. Epey şakalaştık. Ben o güzelim çantasının resmini hesabımda paylaşıp, tezgahının adresini verdim, o da bana, “beni çalıştıracaksın bu yaz” diye şakayla karışık sitem etti.
Önceki gün, sınıf arkadaşımız Alpaslan, Tevfik’in hastaneye kaldırıldığını haber verdi, bugün onu kaybettiğimizi öğrendik.
Tam bir şoktu benim için… Tevfik’in yaşama bu kadar erken veda edişi büyük haksızlıktı, kahroldum desem yeridir.
Bir kaç saat önce ise tuhaf bir şey yaşandı…
Gazeteciler Cemiyetindeki toplantımız sırasında Başkan Nazmi Bilgin, Tevfik’in çanta paylaşımını Face’de gördüğünü, çok beğendikleri için ve eşiyle birlikte dün Kaş’ta Tevfik’in tezgahını aradıklarını söyledi, bulamamışlar, komşu dükkanlardan, Tevfik’in henüz tezgahını açmadığını söylemişler…
Bu kadar basit mi yaşam?
Bir gün varsın bir gün yok…
Ama günlerce uğraşıp ortaya çıkardığı çanta bir yerlerde hala duruyor.
Çok acı…
Güle güle Tevfik… Sevgili dost❤️