Ana içeriğe atla

Kayıtlar

diploma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kime yutturacaksınız?

  Seçimlere tam 27 gün kala, doğrusu iktidar ortaklarının yerinde olmak istemezdim…     Neden mi? Ankara’ya birbirini ardından sökün eden heyetler tarafından gündeme getirilen sorulara    asla yanıt veremiyorlar da ondan.   -Kim yahu Ankara’ya sökün eden bu heyetler?     Diye soruyorsanız, başkente davet edilen Avrupa’nın Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinden, farklı ülkelerden gazetecilere, hukukçulardan, STK (sivil toplum örgütü) temsilcilerine kadar yağmur gibi ziyaretçi akını var. Hepsinin aklında aynı soru:   -Türkiye şeffaf, demokratik, sonuçlarına toz kondurulamayacak bir seçim yapabilecek mi?   E tabii, 14 Mayıs seçiminin sonucu değil tek merakları, yıllar öncesine kadar uzanan çizgide,  Türkiye’deki uygulamaları anlayabilmek adına gündeme getirdikleri sorular herkesi terletiyor:   -Anayasada bir kişinin sadece iki kez cumhurbaşkanlığına aday olabileceği kuralı nasıl oluyor da    Mr. Recep Ta...

Diplomayla imtihanım…

  Bugünlerde  eski  diplomalar yeniden kıymete bindi. - Sahteydi gerçekti - tartışmaları sürerken, ben de yıllar sonra yeniden şu diplomamı bir göreyim diye düşündüm. E, kolay değil, önce  bizim  kitaplığı elden geçirmem gerekti. Söylemesi ayıp, evrakı mı  düzenli tutma konusunda pek titiz değilim, e h!  bir de  yıllarca süren  gazetecilik  sırasında  raflar doldu  taştı ,   evrak evrak üstün d e…   Neyse işte, önce bütün rafları elden geçirdim,  diploma filan  bulamadım, sonra sıra çekmecelere geldi, hepsini boşalttım, derken sonunda bir  karton  kutu elime geçti…Açt ı m baktım, ooo ,  içinde ilkokul, ortaokul, lisede çekilmiş resimlerim, karnelerim  filan  var, hatta eskiden pek moda olan hatıra defterimi bile buldum, hani hep  -sepet sepet yumurta, sakın beni unutma-  tekerlemesiyle bit erdi  yaz ılanlar, sararmış sayfaların  h epsini tek tek elden geçirdi...

Vesikalık fotoğraflar gibiyiz!

-Ne diye süslendin böyle sabah sabah? -Vize için fotoğraf lazım, vesikalık çektirmeye gidiyorum. -Boşuna zahmet etmişsin, nasılsa “sabıkalı” gibi çıkacaksın fotoğrafta. Gülümsemek yasak. Direkt vizöre bakacaksın, arka fon beyaz olacak, rötuş filan yapılmayacak, yüz neredeyse çerçevenin tamamını kaplayacağı için suratın kabak gibi görünecek. Nedir yahu şu vatandaşın çilesi değil mi? Elçiliklerin vize kuyruklarında beklemeler, kaçak muamelesi görmemek için toparlanacak bir sürü evrak, kanıtlanması gereken banka hesapları falan filan. Bu kaçıncı bahardır, hükümetler gelip gidip halka  söz verir dururlar, “Türk vatandaşının onurunu zedeleyen aşağılayıcı vize çilesini çözeceğiz...” diye.  Vize fotoğrafları kenara bırakılırsa, Türk insanının kendisiyle ve fotoğrafçı ile önemli imtihanlarından biriydi vesikalık çektirmek... İlk kez ilkokula başlarken adım atılır, sonra da yıllarca  diploma hazırlığı, ehliyet evrakı, evlilik yoluna girişteki  gibi pek çok nedenle çalınırdı ...