Nasıl başlamıştı tanışıklığımız? Cumartesi günleri henüz tatil edilmemişti, yarım gün çalışılırdı, ben ilkokulda mıydım? Nasıl sevinçli dönerdim eve. Yarım gün de olsa Cumartesi, sonra da Pazar tatildi ya... Radyoda Eyfel'den Müzik programı başlardı, kusursuz klarnetten süzülen Petite Fleur 'ün melodileri sarardı salonu. https://youtu.be/QGHgT--OsAA Bir de babamın yaktığı sigaranın dumanı... Yenice sigarası... Küçük, yassı karton kutuda 20 yassı sigara, fitresiz. Kibritin çakılışı, o müthiş sülfür kokusu ve sigaranın halkalanan masmavi dumanı. Arka bahçede sigara kaçamağında yakalanıp, Naciye Teyzeden (Sağlam) azar işitmiştik de “ delice öksürten, gözlerden şıpır şıpır yaş getirten zehir... Bu mu yahu sigara? ” Diye pişman olmamış mıydık? Bayramlarda, misafir odasındaki büfeye sigara paketleri dizilirdi. Yaka sigarası kahverengi paketlerde, yassı yassı... Gelincik sigarası hanımlar içindi. Küçük karton kutunun ...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.