İnsanın yaşam boyu peşinde koştuğu, özlem duyduğu “zaman kesitleri” yok mudur?
Hani mecburiyetlerden arınmış, tek başına oturup, düşünmeden bile! aylak aylak, karşıdaki saate gözünü dikersin…
Tik tak, tik tak…
Başını çevirmeye bile üşendiğin pencereye bir ara dönüp baktığında görürsün, belli belirsiz kar taneleri dökülüyor, çamlara değer değmez eriyor hepsi…
-Uyuşukluğundan sıyrıl, defteri bul, tarifleri gözden geçir, çay hazırla, kurabiye filan yap…
O tarif, şair İhsan Raif Hanımın (*) notlarından derlenip, yıllar önce bir gazetede yer almıştır… Tarife baka baka yumurtaları kırdığın sırada aklından geçer;
-İyi ki şu naylon kullan-at eldivenler var, hamur nasıl da yapışkan… İhsan Raif Hanım o zarif ellerini hamur kalıntısından nasıl kurtarıyordu? Ben hamura biraz zencefil tozu, tarçın, kuru üzüm eklesem sanki daha iyi olacak…
İşte Ayşe Özgen Topuzlu’nun takıldığı o “40 paralık karbonat” ölçüsü ta İhsan Raif Hanımın kurabiye yaptığı zamanlardan kalma… Demek o zaman enflasyon belası yokmuş, karbonat ölçüsü hep -40 paralık- diye geçermiş… Hep 50 liralık benzin alanların kulakları çınlasın!
-İhsan Raif Hanım çayını mangalda mı, odun ateşiyle yanan kuzinede mi hazırlardı?
Bizimki kolay, kettleda -ısıtıcı mı demeli?- kaynayan suyla çay demlenir, elektrikli-doğalgazlı kombine fırında pembeleşen kurabiyeleri çıkarırsın…
Çayını keyifle yudumlarken aylaklığını sanal dünyaya taşımanın sırasıdır… (Wayback Machine İhsan Raif Hanıma kadar gider mi gerilere?)
-Kadınlar ne çok çekmişler şu yaşamda… Çoğunun düşmanı, ya babası ya kocası olmuş… Ne acımasız adammış İhsan Raif’in babası… Sen tut, kızını henüz 14 yaşındayken asla sevmediği adamın birine ver, ömür boyu eziyet çeksin…
Kurabiyeler lezzetli… Üzümlere denk geldiğinde damağına yayılan tad nasıl nemli, hoş.
-İhsan Raif’i yaşama bağlayan yazma tutkusu muydu? O evlilikten kaçıp kurtulduktan sonra iyi ki yazmış… İyi ki -çocukları mı sonraki eşleri mi?- Kimler ise, kayıt altına almış yazdıklarını…
Sevgili İhsan Hanım, sizi çok seviyorum… Hala bizimlesiniz, aramızda, oturma odamızdaki koltukta, mutfağımızda, fırının önündeki taburede oturuyorsunuz, isterseniz kitaplığa götüreyim sizi, buyrun işte kağıtlar, mürekkepli kalem, daktilo, klavye hangisini isterseniz sizindir…
İyi ki ellerinize yapışmasına aldırmadığınız kurabiye hamurunu bir kenara not etmişsiniz…
Hele şu dörtlüklerinize bayıldım, sanki biraz önce kağıda yazıvermişsiniz de -aman Tayyip Bey duymasın- deyip katlayıp bir kenara koymuşsunuz gibi… Merak etmeyin, alçak sesle okuyacağım;
Rütbeyi artırdı fasülye bakla
Bulgur ve pirince attırdı takla
Sarı liran varsa durmayıp sakla
Altın bencileyin solmaz kuzum
Sen herşeyden evvel kendini kolla
Bakkala kasaba gel haber yolla
Bu koca kümeste bir kuru folla
Midenin şakası olmaz kuzum
(*) https://www.haberturk.com/ihsan-raif-13-yasinda-evlendirildi-2681056