Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kürt Sorunu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gazeteci Tanıklıkları; Kürt Sorununa nasıl yaklaşılmış? Lozan gündemde miymiş? (2)

Bugün çözüm süreci görüşmelerinin önemli aktörleri arasında yer alan Kürt  siyasetçi Ahmet Türk, yıllardır soruna çözüm arıyor, geçmişte parti lideri olarak da süreçte aktif rol oynamıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da fitilini ateşlediği çözüm arayışı için ne demiş? Hangi görüşleri savunmuştu? Birer yıl arayla yaptığımız röportajlarda partinin eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk  o günün koşullarını anlatıyor.  —-Ahmet Türk; Lozan bile unutuldu—- Ahmet Türk DTP Genel başkanı (Aralık 2005) Kürtler eski Kürtler değil, politize oldular kendi haklarını ve özgürlüklerini aramakta kararlılar, dolayısıyla Türkiye’de bir Kürt realitesi var.  20 milyon insan kendisini Kürt olarak tanımlıyor ve Kürtçe konuşuyor, bunların isteklerini görmezden gelirseniz sorunu çözemezsiniz. Biz çözüm için yıllardır uğraşıyoruz. Hatta 1923 tarihli Lozan antlaşmasının ilgili maddesinde (Adları anılmadan) bazı haklar (*)  zikredilmiş fakat Türk hükümetleri bu hakları bile ...

Gazeteci Tanıklıkları; Kürt Sorununa nasıl yaklaşılmış? (1)

Her kafadan bir ses çıkıyor bugünlerde, yok “ Kürt açılımı sürmez ”  yok “ Bu filmi daha önce görmemiş miydik? ” Lafları, hatta “ bunun arkasında kimbilir kimler  var… ” güvensizliği. Aslında, gerçekten de bu filmi daha önce defalarca görmüştük.  Recep Tayyip Erdoğan ’ın “ Başbakanlığı ” döneminde “ Kürt meselesi benim meselemdir ” diye özetlenecek (*) bir Diyarbakır konuşması olmuştu, işte tam da o günlerde ben bire bir tanıklık etmiştim açılım çabasına… Gazeteci olarak, Diyarbakır merkez olmak üzere bölgenin kasabalarında köylerinde karış karış dolaşarak. Kürt vatandaşlarla sofralarda, kahvede, hatta evlerinin damında, salça serdikleri sırada günlerce konuşmuş, izlenimler derlemiştim. Kürtler adına konuşan pek çok politikacıyla, aşiretlerin önde gelen isimleri ve sivil dernek sözcüleriyle sayısız röportajlar yapmış, TSK’da Kürt meselesinin önemli isimleri ile hatta devlet adına konuşan isimlerle da buluşmuş, “ sorun sizce nedir, nasıl çözülebilir? ” Sorusunu yönel...

Suya yazılmasa artık!

Türkiye’de gazetecilik zor bir iştir. -Hadi canım Demeyin, baskı ve tehditleri bir kenara bırakalım, en büyük zorluk bilgi edinmektedir, oysa “bilgi” haberin yaşamsal unsuru değil midir?  Gelgelelim, bizde en tepedekinden, sokaktaki adama kadar, “ ketumiyet ” tercihi, “ neme lazımcılık ” geleneği, “ sırlar benimle mezara gider ” tembelliği, bilgiyi hep aslanın ağzında bırakır.  Tembellik diyorum neden mi? -Sorarım size, belli makamlardakiler, “ oralara biraz oyalansınlar ” diye mi getirilmiştir? Yoksa “ millete hizmet için mi? ” Sorusu hep açıktadır.  “ Mezara gidecek sırlar ” savunması ise “ bilgi vermemenin en kolay kaçış yolu ”dur. Güncel bilgiden vazgeçtik, bari “ hatırat ” yayınlasalar değil mi? Ne yazık ki o türden kitaplara da nadiren rastlanır, hele de bilgiye dayanan, mümkün olduğunca tarafsız kaleme alınmış olanları yok denecek kadar azdır… Böyle olunca,  on beş yirmi yılda bir aynı dosyaların kapağı açılır, benzer tartışmalar tekrarlanır, kimi ka...