Şu “zengin olma hevesi ” kimde yoktur ki? İyi de, “ çoook zengin olsan o parayla ne yapardın ?” Sorusunu sorsanız kim ne der acaba? -Soğanın cücüğünü yerim... -Dalga geçme, bırak o lafları şimdi... -Ev alırım, araba alırım... -Pöh! Onun için zengin olmak gerekmiyor ki. Artık bu işler çok kolaylaştı, AKP’li hanımefendi (*) böyle demedi mi? Geç o sıradan hayalleri, daha ulaşılmazlarını bul. -Aşı sırasına giremeyen eşime dostuma, fakir fukaraya Yeşilyurt Belediyesinden (**) birer gri pasaport çıkarttırır, hepsini uçağa doldurur, Ukrayna’ya Rusya’ya filan götürürüm. Şimdi oralara aşı turizmi başlamış ya, hepimiz Sputnik aşısı oluruz... - Hah bak bu güzel... Peki Rusya’ya gitmişken başka ne yaparsınız? -Ne bileyim, sabah Tretyakov Müzesine gider Ayvazovski’nin, Shiskin’in tablolarını hayran hayran seyrederiz. Sonra? Bolşoy açılmış mıdır? Bileti önceden alabildiysek, muhteşem bir baleyi, giderek fakirleşen sanat belleğimize unutmamak üzere kaydederiz. -Yemek yemeden olur mu? - Ol...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.