Marquez Ustanın toprağı bol olsun, evet evet aynen onun o muhteşem romanındakine (*) benzer günlerden geçiyoruz. Cesetler etrafımızda yüzmese de televizyon ekranında, internette korkunç görüntüler dolaşıyor... Salgın can almada her an katlıyor rekorunu. Dün İtalyada 384 kişi can vermiş, İspanya’da benzer bir durum yaşanıyor. Dünyada hastalığın görülmediği ülke kalmamış. Çin yüzlerce kayıp verdikten sonra yakasını Corona’dan kurtarmış gibi, dünyanın diğer ülkelerine yardım faaliyetinde... Bizde ise durum tam olarak bilinmiyor! Yetkililerin açıklamalarına güvenmek zor çünkü... Her kafadan bir ses çıkıyor, bu virüsün ilacı yok, aşısı yok... Tek çare dış dünya ile teması kesmek, yani eve kapanmak... Peki kolay mı? Olur mu hiç? Hele bizim durumumuzda... Feyzan ’ın geçirdiği sebebi bilinmeyen (**) hastalık yüzünden hastanelerde haftalarımızı geçirdik, derken ameliyat (***) denildi, haydii gelsin yine hastane günleri ve tecrit. E, “tam çıktık e...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.