Bu Blogda Ara

6284 Sayılı Yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6284 Sayılı Yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cumartesi, Nisan 01, 2023

Hüda-Par ve kadınlar… Fıtratımızdaki meslek neymiş?





Seçimler yaklaştıkça tansiyon artıyor, söylemler sertleşiyor, ben de çok merak ediyorum, acaba 30 milyon kadın seçmen 14 Mayıs’ta kime, kimlere  oy verecek? Peki seçim sonucu üzerinde bu derece etkili olan kadınlar siyasi partilerin kendilerine dönük söylemlerine kulak veriyor mu? Beklentileri nedir politikacılardan? Yaşananları nasıl değerlendiriyorlar? Ya seçilmiş kadın politikacılar hemcinslerinin dertlerine bugüne değin yeterince eğildi mi?


Ne yazık ki son günlerde “tek kadın parti lideri” konumundaki Meral Akşener’e yapılan sözlü saldırıların tanığı olduk, üstelik bununla da yetinilmedi, bir süre önce evi basıldı, “ayağını denk alması” tavsiye edildi, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından  “bunlar senin daha iyi günlerin” diye uyarıldı bile.  Üstelik geçen gün İyi Parti binasının kurşunlanması olayı bile pek de inandırıcı gelmeyen biçimde hırsız kovalayan bir bekçiye mal edilmedi mi?


Bütün bunları izlerken acaba diyorum, siyasetçiler 14 Mayıs’ta sandık başına gidip oy verecek seçmenin “yarısının kadınlardan oluştuğunun farkında mı, değil mi?” Ya da kadınlar “nasılsa babalarının kocalarının dediğine oy verecekler” diye yok sayılıyor, o yüzden sadece erkek seçmen mi siyasetçinin odağında kalmaya devam ediyor? 


E, nedir öyleyse kadına karşı bu ilgisizlik hatta sert tutum?


Kadını koruyan İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılması bir yana,  şimdi de “6284 sayılı yasayı kaldıralım” söylemlerinin nedeni ne? Bunlara karşı çıkan, haklarını koruma çabasındaki kadınların protestolarına engel olunması, pankartlarının yırtılıp ters kelepçeyle yollarda sürüklenmesi nasıl izah edilebilir?


—Hüda Par ve kadın—


Şimdi bir de Hüda-Par’ın Cumhur ittifakına katılması ile kadını hedef alan ayrımcı, sert söylemler ayyuka çıkmadı mı? Bu partinin programına mutlaka bir göz atmanızı öneriyorum (*) ama şimdi ben sizlerle sadece kadınlarla ilgili söylemlerini paylaşmakla yetineyim…


-Toplumda yerleşik olan ve ayrıca toplumun inancı ile de esastan ilişkili olup dini bağlayıcılığı olan imam nikâhı suç olmaktan çıkarılmalı, bu nikâh şekline resmi statü kazandırılmalıdır. (Neden acaba? Amaç, şeriata biraz daha yaklaşmak mı? Çok eşliliğe filan? Değilse, imam nikahının resmi statü kazanmasına ne gerek var? Resmi nikah varken?)

-Seküler anlayışın dayatmalarının sonucu suç olmaktan çıkarılan zina, yeniden suç olarak tanımlanmalıdır. (Hatırlayalım, Anayasa Mahkemesi yıllar önce (**) zinayı suç olmaktan eden çıkardı? Çünkü zina yapan kadın için hapis cezası öngörülürken, eşi böyle bir cezadan muaf tutulmuştu, mahkeme, eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle o hükümleri iptal etti.)

-Kadınların çalışma şartları cinsiyetlerinin gereklerine uygun hale getirilmelidir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınlar istihdam edilmelidir. (Neden efendim? Neden? Dünyaca ünlü erkek doktorlar neden kadına da hizmet veremesin? Size göre kadına bakan her erkek kötü niyetli midir?)

-Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli, isteyen aileler çocuklarını yüksek öğrenim dâhil eğitimin her kademesinde erkek veya kız okullarında okutabilmelidir. (Neden yahu? Kız ve erkek çocuklar size göre ateş ve barut olup, yüce bir hedef olan eğitim için bile yan yana gelemez mi?)

-Gayr-ı meşru yollardan meydana gelmiş nesil, toplum için felakettir. Evlilik dışı ilişkilerin önüne geçilmelidir. (Nasıl olacak bu? Recm (***) cezası filan mı getireceksiniz? Hangi yolla önüne geçeceksiniz?)

-Kadının, çalışarak aile bütçesine katkıda bulunurken çocuklarını ve ailesini ihmal etmemesi için, çalışma hayatında gerekli yasal düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmalıdır. (Erkek ihmal edince sorun olmuyor öyle mi? Şuna -çalışan anne babalar için koşullar düzeltilsin- deseniz olmaz mı?)

-Kadınlarla ilgili düzenlemeler yapılırken inanç ve toplumsal değerler göz önünde tutulmalıdır. Kadının fıtratına uygun işlerde istihdamına dikkat edilmelidir. (Kadının fıtratına uygun işler nedir? Sayın bari de bilelim)

-Okur-yazarlık oranının düşük olmasının en büyük sebebi olan başörtüsü ve tesettür serbest bırakılarak eğitim ve öğretim seviyesinin arttırılması sağlanmalıdır. (Başörtüsü önünde hangi engel kaldı? Yoksa başörtüsü değil de erken evlilik koparıyor olabilir mi kız çocuklarının eğitimden?)


——Kadının fıtratına uygun işler—-


Valla bu programı okuyunca  “eller aya biz yaya” demekten kendimi alamadım, öyle ya bugüne kadar uzaya giden kaç kadın astronot oldu sayabildiniz mi? Düşünün akademik dünyada, bilimde kadınlar hangi noktalarda? Biz ise kadını zaten eğitimde, çalışma yaşamında geri bıraktırmışız, şimdi bir de “kadın fıtratına uygun işler neymiş?” sorusuna yanıt arıyoruz. Üşenmedim gerçekten aradım,  bula bula şöyle bir bilgiye rastladım, buyrun:


“Hz. Peygamber döneminde ip eğirme ve dokumacılık, deri tabaklamak, kuaförlük, tabiplik, ticaret ve değişik dalları gibi alanlarda kadınlar meslek sahibi olmuşlardır. Bu meslek sahibi ve çalışan kadınlar, çalışma hayatından menedilmedikleri gibi daha başarılı olabilmeleri için bizzat Hz. Peygamber tarafından teşvik ve tavsiyelerde bulunulmuştur.” (****) 


Aslında Hüda-Par’ın programını incelediğinizde kadını ikinci plana atan söylemlerin “Laiklik yerine İslami toplum özleminden kaynaklandığı” açıkça görülüyor, hatta programda “halk” yerine “ümmet olma” ideali sık sık vurgulanıyor. 


Bunları okuduğumda aklıma bir de ne geldi biliyor musunuz? 


İki hafta önce Birleşik Arap Emirliklerindeydim, sokaklarda, çarşıda pazarda, hatta resmi kurumlarda bazı kadınların yüzlerini örtmek için kullandıkları bir  maske -Burqu veya batulah diye adlandırılıyor- (*****)  dikkatimi çekti. Evli kadınları ayırt eden bu maske, onları kötü bakışlardan saklıyor, hatta kocalarına sadakat gösterdikleri anlamına geliyormuş. Üstelik gün boyunca maskesini çıkarmayan kadın, evde kocasıyla mahremiyette çıkarınca, kocasının gözünde cazibesi artıyormuş!


Kimsenin inancına kültürüne saygısızlık etmek istemem ama bence Türkiye’deki kadınlar bu dayatmaları söylemleri filan bir kenara bırakıp Atatürk’e kulak versinler:


“Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacak ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.”


(*) https://hudapar.org/parti-program%C4%B1.pdf

(**) https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/23638.pdf

(***) https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/recm-cezasi-recm-cezasi-uygulanmasi-icin-gerekli-sartlar

(****) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/768792

(*****) https://en.m.wikipedia.org/wiki/Battoulah#:~:text=Wearing%20the%20mask%20usually%20indicated,from%20a%20distance%20were%20men.

Çarşamba, Mart 22, 2023

Koncalar koparılmasın! (2) Kadını koruyalım…





Konca yaşamdan koparılalı çok oldu, derdimiz şimdi yeni yeni açan goncaların, güllerin vahşice yok edilmemesi, kızlarımızın kadınlarımızın gülen yüzleriyle, aydınlıklara doğru yaşam sürdürebilmesi. 


Peki her yıl yüzlerce-binlercesi baskı altında tutulan, eğitimine engel olunan, küçücük yaşlarda evlendirilip eve kapatılan, bunlar da yetmediyse şiddete uğratılan, vahşice katledilen kadınımızın hakkını  kim koruyacak?


Kadını “erkeğin eşiti” kabul eden, onurlandıran, yücelten “medeni yasaların” geçmişi Cumhuriyet’le yaşıt, gelgelelim günümüzde kadını aşağılamayı hatta yok etmeyi hedefleyen vahşi çığlıklara niçin giderek artan boyutta tanık oluyoruz?


-Nedir bunun sebebi? 


-Cahiliye dönemine geri mi dönüyoruz?


-Ne yazık ki evet… 


Konca’yı yaşamdan koparıp atanlar,” kendileri eğitim almadıkları gibi, kadınının eğitilmesine bile dayanamayıp karşı çıkıyorlar. Sözde! “kurallarına göre yaşamak istedikleri Kur’an-ı Kerim”i bile, uygulamada eğip bükerek kendi kurallarını dayatmaya çalışıyorlar. İstanbul Sözleşmesini (*) bir gecede yürürlükten kaldırdılar, o yetmemiş olacak ki şimdi de 6284 sayılı yasayı dillerine doladılar. Neymiş onların karşı çıktığı yasa? Hangi maddesi sinirlerine dokunuyormuş da kaldırtma çabasındalarmış dersiniz? (**)


Buyrun, yasanın (***) girişine bir göz atalım:


“Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”


Amacı bu şekilde ifade edilen kanun metninin devamındaki maddelerinde yer alan iyileştirme ve koruma tedbirlerini okuduğunuzda kadın ve çocukların nasıl, ne şekilde şiddetten korunacağını detayları ile görüyorsunuz. 


-Peki kanun ülkede kadın ve çocuğa dönük şiddeti engelleyebilmiş mi?


-Yoo, ne gezer?


 İşte son şiddet ve istismar rakamları:


“1 Aralık 2022- 28 Şubat 2023 tarihleri arasında yaşanan vakaları incelediğimizde; ne yazık ki her geçen gün kadına yönelik şiddet artmakta ve bunun karşısında mevcut yasalar kadınları korumada yetersiz kalmaktadır. Derlenen tarihler arasında 79 kadın katledildi, 88 kadın ise şüpheli bir şekilde öldü. 175 kadın, şiddet ve yaralanmaya maruz kalırken 19 kadın tacize, 10 kadın tehdide, 7 kadın ise cinsel saldırıya maruz kaldı. Bunun yanı sıra 29 çocuk ise istismara maruz kaldı. Derlenen verilerle mağdurun kim tarafından şiddete maruz bırakıldığı ölçüldü. Cinayete maruz kalanların yüzde 35,4’ü “Eşi”, yüzde 12,7’si “Babası”nın kurbanı olmuş, yüzde 12,7’sinin faili bilinmemektedir. Ayrıca cinsel saldırıya maruz kalanların yüzde 14,3’ü “Baba”, %14,3’ü “Öğretmen”  mağduru olup 71,4 fail ise bilinmemektedir.” (****)

Görüyorsunuz değil mi kadını ve çocukları kimler şiddete, hatta dahası da var, istismara  maruz bırakmış? 

Ne yazık ki, “eş” ve “baba” ve ne yazık ki “öğretmen” bu tabloya göre şiddet uygulayıcısı, hele hele istismarcı değil mi? Henüz 6 yaşındayken evlendirilip, “tarikatçı babasının izniyle! Tarikatçı kocası tarafından” istismara uğratılan küçük kızımızı unuttuk mu? (*****)

Bütün bu şiddet ve istismar olayları, “kadın ve çocuğu koruyan” 6284 sayılı yasanın varlığı sırasında yaşanmıyor mu?

İşe şimdi kalkmış bir de diyorlar ki, “bu yasa kaldırılsın…” Siz bakmayın AKP’nin  “kadın” bakanlarına, “kadın” sözcülerine, Özlem Zengin’in filan “6284 kırmızı çizgimizdir” deyişlerine… 

Kadını korumayı hedefleyen en önemli yasal metinlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “bir gecede yürürlükten kaldırıldığında” sesleri çıktı mı? O zaman “kırmızı çizgi” filan yok muydu? Yoksa o çizgileri, “ananı da al git” diyenler kaldırınca, “şeriatın kestiği parmak acımaz” mantığıyla kendilerini teselli mi etmişlerdi?

Öyle ya, Özlem Zengin, 6284 Sayılı yasayı savunmaya kalktığı sırada, “tehditler aldım, yalnız kaldım, keşke bu konuları İslami bir ortamda tartışabilseydik” diyerek asıl fikrinin ne olduğunu açıklamış olmadı mı? (******)









(*) https://www.cumhuriyet.com.tr/galeri/istanbul-sozlesmesine-yakindan-bakalim-fesih-sonrasi-ne-oldu-1913731#%23photo-2

(**)https://dogruhaber.com.tr/mobil/haber/866219-6284-kaldirilsin-diye-basvurdular/

(***) https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6284.pdf

(****) https://sahamerkezi.org/1-aralik-2022-28-subat-2023-tarihleri-arasinda-basina-yansiyan-kadina-siddet-vakalari-incelemesi/

(*****) https://www.odatv4.com/guncel/tarikat-liderinin-kizi-karanligi-anlatti-6-yasinda-imam-nikahi-ve-tecavuz-uzeri-nasil-ortuldu-260905

(******) https://m.t24.com.tr/haber/akp-li-ozlem-zengin-den-6284-aciklamasi-tartisilamaz-demedim-keske-daha-islami-bir-ortamda-tartisabilsek,1098909

Partili gazeteciler… Pravda…

Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği Medya Konferansının (*) i kinci gün  oturumları da ilginçti. “Gazeteci kimdir? ” Başta olmak üzere pek ç...