Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ali Bilge etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yıllar sonra

Mülkiyeliler Birliği’nin yaşamımızdaki izleri unutulmaz.   -Cebeci yokuşunu tırmandığımız üniversite yıllarında kısıtlı harçlıkla bahçesinde saatlerce oturup neler konuşurduk? Umutluyduk gelecekten; Sınav açmış, TRT’ye başvurdun mu? Yankı’da staj imkanı var, Kışlalı çağırdı, beraber gidelim mi? Işık Cumhuriyet’e başlamış… -Gazeteciliği sürdürürken kimi kaynaklar kapalı restoranda randevu verir, bilgiyi saklamazlardı, hazineye kavuşmuş gibi olurduk her sorumuza cevap aldığımızda. -Sonraki yıllarda aile kurduk, çoluk çocuğa karıştık, Meşrutiyet’teki doktor randevuları sonrası uğrardık. Fadıl Bey Ali’ye ya da Mehmet’e aşı yapılmış olur, patates kızartması-kaşar pane- beyin salatası üçlüsü iğnenin acısını unuttururdu. -Ooo, çok eskiye gittin Dediniz, evet, aslında dünkü buluşmamızdan söz etmek istiyordum. Sevgili Mehmet Kahraman’ın öncülüğünde yıllarca ekonomiyi takip eden, atta EMD’yi (Ekonomi Muhabirleri Derneği) kuran meslektaşlar olarak buluştuk. Masamız büyük tutulmuştu,...

Metin Uca… Elveda canım komşummm

Sevgili dostum, meslektaşım, komşum! Metin Uca’nın en zor anlarda bile gülümseyerek içinden geçtiği yaşama böyle erken, hem de doğum gününde!  veda edeceği aklıma gelir miydi?  Asla…  Neleri neleri dert edip, kızarak ama sonunda hep gülerek paylaştık yıllar içinde,  İstanbul, Bodrum, Ankara  buluşmalarında… İlk fırsatta arardı: -Komşuuuum evde misiniz? Geliyoruuuum… -Ne hazırlayalım sana? -Bi menemen yap yeter… Bi de enişteye sor, o şaraptan kaldı mı?  “O şaraptan” demesi,  şaraba düşkünlüğünden değil, bizdeki şarabın tuhaflıkları çağrıştıran adındandı… Cumhuriyet’te çalıştığım yıllardı, o Kanal D’deydi, Kızılay’daki binanın üst katındaydı bürolarımız… İkimiz de sigara içmezdik ama her fırsatta buluşup, aşağıdaki trafik keşmekeşini, yukardan, yangın merdiveninden izlerken, günün haber “ kıraatını” yapardık: - Sen ne üstüne çalışıyorsun? -Şu yeni kültür bakanından randevu aldım, ona gideceğim … Gitmişti de Kültür Bakanına…  TBMM Bahçesinde nerede...

Çileli meslek gazetecilik

Hava çok soğuk, hele gecenin bu saatinde... Çalışma odam sıcacık, ne kadar değerli...Gazeteciler Cemiyetinin 75. Kuruluş yıldönümü yaklaşıyor, bir söyleşiye  hazırlanıyorum. Kimlerle konuşacağım?  Müyesser Yıldız, Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu... Uğur Mumcu’nun deyimiyle “ sakıncalı piyade ” dördü de...Ortaya koydukları yürekli gazetecilik, onları yıldızlaştırdı ama ağır bedel ödediler. Art arda açılan davalarla defalarca gözaltına alındılar, tutuklandılar, Silivri’de, Sincan’da buz gibi hücrelerde, sert ranzalarda onca eziyet çektiler, üstelik çileleri hala dolmadı. Sanal ortamı geziyorum, oooo neler neler yaşamışlar. Haklarında sahte delil mi üretilmemiş? Çocuklarıyla eşleriyle doğru dürüst vedalaşamadan nasıl apar topar hapse götürülmüşler? Müyesser “ çıplak aramalara bile tanık olduk ” diyor... Bir kendini bilmez hapishaneye girişinde Barış Pehlivan’ı darp ediyor. Barış Terkoğlu’nun küçücük oğluna söylenmemiş  babasının hapiste olduğu... Kim bil...