Ana içeriğe atla

Yekta Güngör Özden’e geçmiş olsun




Geçen hafta Anayasa Mahkemesinin eski başkanlarından Yekta Beyi ziyaret etmiştik. Bugün öğrendik, küçük bir ev kazası yaşamış, ameliyat olmuş, iyiymiş. Kendisine acil şifa diliyoruz. 


Aslında Ankara’da gündem o kadar yoğun ki, Yekta Beyle yaptığımız söyleşiyi bu sabah kayda geçiriyordum tam, o anda başka konular araya girince yarım bıraktım… 


O halde şimdi tamamlayayım:


“Güngörmüş” dostlarla bir araya gelebilmek, yakın tarihin sayfalarını gözden geçirebilmek ne kadar büyük bir şans. Geçenlerde Ali Bilge  ve Feyzan Erel ile birlikte Anayasa Mahkemesinin eski başkanı Yekta Güngör Özden’i ziyaret etmiştik, sohbetimiz sırasında notlar aldık, “yazabilir miyiz anlattıklarınızı?” Diye sorduğumuzda, “istediğinizi yazın” yanıtı vermişti.



İşte o gün bugünmüş… 


Yekta Güngör Özden’in o gün söylediklerine şimdi biraz kulak verelim mi?


SORU: Ülkede büyük bir gerilim yaşanıyor şu anda. Aydınlar, gazeteciler politikacılar tutuklanıyor, herkese gözdağı veriliyor, nasıl görüyorsunuz durumu?


ÖZDEN: Dilimi, kalemimi zor tutuyorum. Türkiye için büyük tehlike. Adaletsizlik, eşitsizlik, partizanlık, adam kayırmacılık… Mali bakımdan da güven yerlerde. Denetim yok, yandaşlarını besliyorlar. Yazık Türkiye’ye. İnönü gibi, Demirel gibi faziletli adamlardan sonra çıta nerelerde!


SORU: Ama hala halkın gözdesi AKP?


ÖZDEN:  Bizim milleti dinle imanla uyutursun. Oysa dindar dediğin temiz, dürüst, vicdanlı olur. Araplar bile uyanıyor, dini anlat desen anlatamayacak insanlar fren oluyor Türkiye’ye. 


SORU: Atatürk’e karşıtlık da yaygın?


ÖZDEN: Atatürk tanrının en büyük armağanı bize. Düşünün Polatlı’ya kadar gelmiş işgalciler. Bunu yok mu sayıyor bu hainler?


SORU: Merak ediyoruz sizin başkan olduğunuz sıradaki AYM’yi. Hükümet kanadından  size rica ya da baskı gibi yönelimler oluyor muydu?


ÖZDEN: Bir keresinde Başbakan Bülent Ecevit aradı, bir konuda ricasını dile getirdi, o kararı ikiye karşı dokuz oyla reddettik. Düşünün, onbir üye var, böyle bir oy çokluğu ile çıkmasını istediği karar reddediliyor. Sanırım  dediğini yapmamızı beklemişti. Eğer dediğini yapsaydık belki de Cumhurbaşkanlığı için düşünecekti bizi. Ahmet Necdet Sezer’i Cumhurbaşkanı yaptılar.


SORU: Anayasa Kitapçığı olayı yaşanmıştı. Demek ki Ecevit ile Sezer arasında çok güçlü bir bağ yokmuş?


ÖZDEN: Zaten o gün pişman olmuştur o tercihi için. 


Yekta Güngör Özden’le söyleşimiz çok kapsamlıydı. AYM’de şimdiki işleyişi, Cumhurbaşkanı ile arasındaki gerilimin nedenini de soruyoruz, “Her yere kendi adamlarını doldurdular” diyor. Tayyip Beyin İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında yaptığı  “öğlen yemeği” davetini reddetmesinin gerilimi başlattığını anlatıyor, hatta yirmi yıl sonra Tayyip Beyin “ O hala yaşıyor mu?”  diyerek kendisini kastettiğini duymuş. Gülerek, “Ölmemi bekleyenlerin ölümünü duymadan ölmeyeceğim” diyor.





O günkü görüşmemiz çok keyifli geçti, Yekta Beyin Nazım’dan okuduğu şiirleri, Niksar anılarını  unutulmazlara yazdık. Kedisi Çita o gün ortalarda görünmedi ama yardımcısı Fatoş Hanım, bol köpüklü kahve ikramıyla damağımızı şenlendirdi.


Yekta Bey, bir an önce iyileşmenizi diliyoruz, sohbetinizi özledik şimdiden. 



Yorumlar

  1. Sayın Özden, güçlü ve sözünü esirgemeyen bir Atatürkçüdür. Ona olsn hayranlığını mısralara dökmüştür. Saygı duyduğum sayın Özden'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Devrimci Sezer'in nasıl Cumhurbaşkanı yapıldığını kamuoyu öğrenmiş oldu. Sayın Yekta Güngör Özden, İsmi gibi gerçekten ileriyi gören bilge bir hukuk ve devlet adamıdır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...