Bu Blogda Ara

Puşkin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Puşkin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Nisan 22, 2021

Ah bi zengin olaydık!




Şu “zengin olma hevesi” kimde yoktur ki? İyi de, “çoook zengin olsan o parayla ne yapardın?” Sorusunu sorsanız kim ne der acaba?

-Soğanın cücüğünü yerim...

-Dalga geçme, bırak o lafları şimdi...

-Ev alırım, araba alırım...

-Pöh! Onun için zengin olmak gerekmiyor ki. Artık bu işler çok kolaylaştı, AKP’li  hanımefendi (*) böyle demedi mi? Geç o sıradan hayalleri, daha ulaşılmazlarını bul.

-Aşı sırasına giremeyen eşime dostuma, fakir fukaraya Yeşilyurt Belediyesinden (**) birer gri pasaport çıkarttırır, hepsini uçağa doldurur, Ukrayna’ya Rusya’ya filan götürürüm. Şimdi oralara aşı turizmi başlamış ya, hepimiz Sputnik aşısı oluruz...



-Hah bak bu güzel... Peki Rusya’ya gitmişken başka ne yaparsınız?

-Ne bileyim, sabah Tretyakov Müzesine gider Ayvazovski’nin, Shiskin’in tablolarını hayran hayran seyrederiz. Sonra? Bolşoy açılmış mıdır? Bileti önceden alabildiysek, muhteşem bir baleyi, giderek fakirleşen sanat belleğimize unutmamak üzere kaydederiz.  

-Yemek yemeden olur mu?

-Olmaz tabii... Suare öncesinde şu milyarder oligarkların müdavim olduğu  Puşkin ya da Jivago lokantalarından birinde mi yesek acaba? Puşkin’e gidersek şampanyamızı yudumlarken arkamızdaki raflarda duran yüzlerce kitap eşlik eder. Jivago’da yiyeceksek, cam kenarına oturur, Kızıl Meydan’ın ışıklarını seyrederek havyarlı blinileri atıştırırız. 



-Yoksa  Tolstoy Müzesine mi gitsek? Huysuz yazarın Anna Karenina’ya esin kaynağı olan yeğeninin tablosunu inceler, o kargacık burgacık yazısıyla yazdığı mektuplarına bir göz atar, karısı Sofia’ya bir kez daha mı hayıflanırız  ne dersin?

- Hayıflanmak mı? Yahu o zamanlar “kadın hakları” diye bir şey, mesela İstanbul Sözleşmesi var mıydı ki o  güzelim kadın, onca yeteneği,  su gibi dilleri, virtüözce piyanistliği, hobileri, fotoğraf merakı ile neler yapabilecekken kendinden 20 yaş büyük adamla evlensin? Kendini hor gören o kocaya ömrünü adayıp, heryerden uzak köy, Yasnaya Polyana’ya yerleşip, onun gündüz yazdıklarını geceler boyu temize çekerek, ona 13 çocuk  doğurarak (8’i yaşadı!) yıllarını tüketsin? Üstelik de 50 yıllık evliliğinin son günlerinde, “karanlık adam” dediği  müridi” Chertkov yüzünden men edilip, Tolstoy’u ölüm döşeğindeyken bile göremesin?

-Amaaan senin kurduğun hayaller de bir şeye benzemiyor,  parayı harcamayı hayalen bile bilmiyorsun. Moskova’ya gitmişken insan girer bir kuyumcuya güzel bir “demantoid” yüzük almaz mı? Ne bileyim, simsiyah pırıl pırıl bir vizon geçirmez mi sırtına? 

- Yahu kürkün modası mı kaldı? Hem, hayvanseverler mahveder beni valla. Hayali de biraz gerçekçi tutmak lazım, bunları yapabilsem bana yeterdi. Üstelik para bana piyangodan mı çıktı? Yoksa bitcoin zengini mi oldum da bu kadar kolay harcıyorum? Boşver oturayım oturduğum yerde. 

-Bu zenginlik hayalini bize ne diye kurdurdun ki o zaman? Onca paramız oldu, Paris’e gidip Tour D’argent’da bir ördek bile yiyemedik.

-Boşver, şimdi ördeği, sen  Tour D’argent’daki masana kurulup Seinne nehrini izlerken,  -kanı içinde kalsın, lezzetli olsun- diye o zavallıları  boğarak pişirmeye hazırlıyorlarmış.

-Hiç olmazsa New-York’a bir uzansaydık... Tiffany’e girer bir şeyler alırdık. Tanzanit alamasak da gümüş bir şeyler... 

-Aman sen de bir tutturmuşsun Tiffany, Tiffany. O meşhur tasarımcısı Elsa Peretti gelsin de gümüşün alasını Türkiye’de görsün, onu Midyat’a götürelim, kazaziye örmeyi öğrensin...

Bu hayal kurma edebiyatı nereden mi çıktı?

Farkında değil misiniz? Bir bitcoin kasırgası esiyor, ülkede kırılmadık dal bırakmadı, hatta kökünden söktüğü ağaçlar bile oldu... O en baba ekonomistlerin bile yanıt veremediği sorularla dolu milletin kafası:

Dünyada yaklaşık 9 bin sanal para varmış...  Bitcoinler, ethereumlar, ripplelar... Falanlar filanlar da cabasıymış... Pek yakında bunların neredeyse tamamı ortadan silinecekmiş, sadece ciddi olanlar ortada kalacakmış (Ciddi olan ne ise?) Bunlar için karşılık aramak demode, yanlış bir mantıkmış. Şimdi bir de devletlerin coinleri devreye girmiş. Miş miş de miş miş...

İyi hoş da buralara para yatıran vatandaşın halini soran var mı?

İşte şu en son yaşanan Thodex olayı... Kurucusu Faruk Fatih Özer,  2 milyar dolarlık sanal parayla 400 bin kişiyi dolandırıp, kaçıp gitmiş buralardan. Şimdi efendim, yetkililer  harekete geçmiş, olaya el koymuş, soruşturuyorlarmış...

Yahu memlekette ekonomide finansta bırakın ileri eğitimlileri, genel seviye malum... Devlet ne içindir? Halk için değil mi? Cebindeki üç-beş kuruşu çarçur etmeye meyilli halkımızı kim koruyacaktı? 

-Haaa pardon sorumu geri aldım... Şu 128 milyar doların akıbeti bile meçhul iken, ben kime ne soruyorum...

Boşverelim acı gerçekleri, hayal kurmaya devam!

(*) https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/akpli-vekil-tepki-ceken-sozlerini-boyle-savundu-turkiyede-ev-ve-araba-almak-kolaylasti-6383083/

(**) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/icisleri-bakanligindan-gri-pasaport-sorusturmasi-1829243

(***) https://tourdargent.com/en/menu/

Cumartesi, Mart 16, 2019

Puşkin’in Erzurum Yolculuğu


Gece uykum kaçtı, daha doğrusu, tavuklar gibi! erken yatınca böyle oldu... Sonra, uyan ve uyuyabilirsen aşkolsun!!! 

-Saat  01.00, 02.00, ne çabuk ilerliyor şu akrep...
-Oooo zaman akıyor, ben uyuyamıyorum... 

Aklımda hep:

- “Çetin Fıratlı nasıl? İnşallah ağrısı sızısı yoktur” 

düşüncesi var...

Sonra dünden kalanlar, kuaförde (Can Özcan (Pariscan) elime geçen Puşkin’in Anıları... 

-Ataol Behramoğlu niye ağzına geleni saymış yayınevine? 

-Anılar gerçekten sahte mi? Puşkin’in değil mi acaba? İlk fırsatta alacağım kitabı... Hatta bizim kitap kulübüne de öneririm... 

-Saat 04.00, o zaman Puşkin’in Erzurum Seyahatine dair kitabı bulup okuyayım... Şimdi kütüphaneye gidemem, çok üşenirim, sıcacık yataktan kalkmak zor. Hem kolay kolay bulamam ki... 

Neyse, eski kitapların tam metnini googellayınca buluyorsun! Telif melif yok nasılsa, o haklar çoktan yok olmuş.

Yıllar önce okumuştum o izlenimlerini Puşkin’in, şimdi bakışım farklı... Hele o Tiflis’e gidişi yok mu? Sonra Ermenistan’a geçişi... 
Aynı yolu, aynı güzergahtan (ama Puşkin gibi at sırtında değil, kiralık köhne bir arabayla!!! Ali Berber’le birlikte yapmıştık! Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’la röportaj için gidiyorduk... Yollar o zaman da delik deşikti... )

Puşkin’le iki yüzyıl arayla aynı yolları katetmişiz... O Çerkes teröründen söz etmiş anılarında... Bizde de aynı ortam ayni şiddette yaşanıyor şu anda... O hıristiyanlıktan medet ummuş o zamanlar, bizimkiler şimdi dincilikten medet umuyor! Puşkin’i sürgünlere yollayan, Çar o yıllarda... Eza cefa çektirmiş... E, bizim de başımızdaki malum!!! Hepimizin ruhu sürgünlerde...
Böyle nasıl yaşayacağız bilmem... En iyisi yeniden yazmak... Tembellik mi sosyal yaşam mı yazmaktan koparan?

-Çetin acaba nasıl oldu?
-Saat 04.30... Haydi artık biraz olsun uyumaya çalış!!!


Size de böyle oluyor mu? Neler okuyorsunuz o zaman?


2023 YILINDA BASIN SEKTÖRÜ

  Türk Basını , 2023 yılı boyunca  usulsüzlük ve yolsuzluk haberlerini büyüteç altına almakla birlikte, çoğu kez bu haberlere yayın yasağı g...