Kaddafi ile Sirte’deki ünlü çadırında Keşke insanın parası olsa, yaşamındaki sorumluluklardan sıyrılabilse, Jules Verne’nin kurguladığı gibi “ İki yıl okul tatiline çıkabilse ” diye düşündüğüm çok olmuştur. “İki yıl olmasa da yaşamımın en eğlenceli zamanlarını seyahatlerde geçirdim ” desem, bana kim kızabilir? Bir kere mesleğim gereği o kadar çok seyahat ettim ki, hem dünyanın önemli merkezlerinde işler yapmış oldum, hem o ülkelerde basının işleyişini yakından gözlemleyebildim. Tabii bu iş seyahatlerinin getirisi de o ülkeleri “işten artan zamanlarda” gezmek oldu. Gezilerimiz paylaşmaya kalksam sayfalar yetmez. Gezip gördüklerimden bir kaç küçük not versem nasıl olur? - Şam : Kent, 80’li yıllarda herkesin (!) Fransızca bildiği modern binalarla donatılmış bir batı başkenti gibiydi. Sokaklarda bile ikram edilen sert kahve, “ kakuleli mırra ” egzotik Ortadoğu’dan nasıl gizemli kokular, esintiler getiriyordu. Şam’da, devlet adamlarına ...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.