Seçimlerde “elini taşın altına koyanlardan” biriydim, sandık görevimiz sırasında cereyan eden ilginç olayları da sizlerle paylaşmıştım. (*)
Günler sonra ziyarete gelen bir dostum bana üstünde “evet”damgası bulunan bir oy pusulası uzattı:
-Şuna bir baksana
Şaşırdım:
-A, Cumhurbaşkanlığı oy pusulası… Recep Tayyip Erdoğan’a “evet” mühürü basılmış … Nereden çıktı bu?
-Valla çok ilginç… O sabah erkenden oy kullanmaya gittim, benim sandıkta sıra bekleyen hiç kimse yoktu, görevliler beni görünce adeta -seçmen geldi- diye sevindiler, selamlaştık, pusulamı, zarfımı alıp hücreye girdim, bir baktım rafta bu pusula duruyor. Yani benden önce giren birisi bu pusulada Recep Tayyip Erdoğan’a -evet- mührü basmış besbelli ama zarfa koymamış, öylece orada bırakıp çıkmış, zarfı sandığa boş atmış yani…
Bu konu üzerinde, pusulayı bana getiren dostla epey konuştuk, olasılıklar üzerinde durduk ama kesin bir sonuca ulaşamadık, hatta ben dostuma, “keşke sandık görevlilerine bunu bir sorsaydın” diyecek oldum ama, “Görevliler ne diyebilirdi ki? Pusula hükmünü yitirmiş, geçersiz olmuş, kimin orada bıraktığı belli değil” yanıtını aldım, konu kapandı, çay içtik, sohbet ettik ve -hoşçakal- deyip gitti…
Bu konu sonradan aklımı epeyce kurcaladı:
-Bir seçmen mühür bastığı pusulayı zarfa koymadan neden hücrede bıraksın? Hücre öyle karışık bir yer değil ki, rafta sadece zarf-mühür-pusula üçlüsü var… Acaba o seçmen, mühür bastığı pusulayı bir protesto işareti olarak mı rafta bıraktı?
Diye düşündüm, hatta kendi kendime yorumlar bile yaptım:
-Erdoğan’a -evet- diye mühür basan seçmen acaba kadın mıydı? Erkek mi? Neden -evet- demişken vazgeçip pusulayı bırakıp gitti? Yoksa dalgınlığına mı geldi de pusula orada kaldı? Yok canım, öyle dalgınlık olur mu? Belli ki son anda oyunu Erdoğan’a vermekten vazgeçti, sandığa boş zarfı attı, gitti…
Şimdi bana “amma da hayalperestsin!” Diyenler çıkabilir ama seçmen aslında bir kadındı ve o esrarengiz pusula olayına bence kafasında dolaşan şu düşünceler yol açtı:
-Bizim mahallede oturanlar olarak çoğumuz, muhtardan imama, komşudan bakkala, ayakkabı tamircisine, tadilatçı terziye kadar hep AKP’ye oy verdik bugüne kadar… İlk başta bizi etkileyen olaylar neydi? Dindar olduklarına göre bunlar iyi insandır, hırsızlığa yolsuzluğa bulaşmazlar diyorduk hepsi için. Eşimin ve benim emekliliğimiz yakındı, ikimizin ikramiyesiyle bir ev alacaktık hatta üstüne biraz kredi ekleyip araba sahibi de olacaktık.
-Olduk mu peki?
-Yoo, ne gezer, elimize geçen parayı önce, -kur korumalı mevduat mıdır nedir ona mı yatırsak?- dedik, sonra -aman ne olur ne olmaz, maliye bakanının gözünün pırıltısıyla iş olmaz-deyip vazgeçtik, -faizde dursun- dedik, Nass varmış, faizler artmıyor, bizim ikramiyeler bir kaç yılda eridi gitti…
-Sonra bir baktık bizimkiler kalkmış Hüda-Par ile işbirliği yapıyor, aklımıza bizim memlekette (Mersin) Hizbullahçılar tarafından katledilen Konca Kuriş geldi, içim sızladı, peki ya Gaffar Okan’ın suçu neydi ki onu da öldürdüler?
-Zaten geçen gün bizim kız ne diyordu? Anne, sen onların parti programını okumadın mı? Görmedin mi -kadınlar fıtratına uygun işlerde çalışsın- dediklerini? Ben boşuna mı bitirdim makine mühendisliğini? E, ne oldu peki? Görüyorsun işte iki yıldır işsiz dolanıyorum, ya marketin kasasında durdum, ya kebapçıda garsonluk ettim, zaten onlar da olmasa sizin elinize bakacağım. Yazık değil mi benim emeklerime?
-Kız gözünde yaşlarla bunu anlatırken ben ne dedim ona? -Kızım üzülme, her karanlık gecenin sonu aydınlıktır, yüreğini ferah tut, yakında istediğin işe gireceksin, Hayriye hanıma fal baktırdım o da öyle söyledi…-
-Kız ağlamayı bırakıp kahkahalarla gülmedi mi? Ne dedi? -Anne işimiz Hayriye Teyzenin fallarına mı kaldı? Görmüyor musun 5 numaradaki doktor karı koca bile artık Almanya’ya göç ediyormuş, burada kıymetimiz bilinmiyor, giden gitsin diyen de var, doktor dövmekle övünen de… Oradan bize cazip teklif yaptılar-
-Kız doğru söyledi valla, doktorları arkalarından su döküp, gözyaşlarıyla uğurlamadık mı? E, arada kime danışacağız -oram buram ağrıyor- diye? İlacımızı kim yazıp, iğnemizi kim yapacak?
-Bir de Yeniden Refah Partisi midir nedir? Onlar çıkmadı mı seçime günler kala ortaya? Neymiş 6284 sayıyı kanunu değiştireceklermiş, Erdoğan onlara söz vermiş, hatta protokol bile imzalamışlar… Bu yaştan sonra bir de bunu mu yaşayacağız? Atatürk’ün bize bahşettiği medeni kanun ve diğer haklarımız elimizden alınacak?
-Hem bizim yandaki apartmana aniden göç edip 3-4 daire birden kiralayan şu Afganlılara ne demeli? Neymiş efendim Taliban’dan kaçıyorlarmış, ayol onlar kaçarken biz benzerlerine kucak açmıyor muyuz?
-Yok valla, bunca yıldır Erdoğan’a oy veriyordum ama artık vazgeçiyorum, tamam elim Kılıçdaroğlu’na da gitmiyor, iyi hoş dürüst temiz bir adam ama bizim millete söz geçiremez… İyisi mi? Mukabelede söz verdiklerime, hafız Büşra Hanıma, muhtara, kaynanama, kocama ayıp etmemek için mühürü Erdoğan’a basayım ama oyumu boş atayım…Ne şiş yansın ne kebap…
İşte böyle sevgili dostlar, ben böyle düşündüm, peki ama siz bu durum için bir senaryo yazsanız ne derdiniz o mühürlü ama geçersiz evet oyu için?
(•) https://www.muhalif.com.tr/haber/kilicdaroglu-sevindi-mi-uzuldu-mu-140267
https://www.muhalif.com.tr/makale/secim-sandigindan-notlar-2410 Seçim sandığından notlar