Ana içeriğe atla

Kayıtlar

12 Eylül Darbesi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cuntaların, darbelerin gölgesinde geçen yıllar

“Tarih tekerrürden ibarettir” derler ya, yaşam da tekrardan ibaret aslında… Sadece içinden gelip geçenler farklı, yaşananlar değişmiyor. İşte 12 Eylül 1980 Darbesi, işte bugünler… Saraçhane protestolarında tutuklanan gençlerin sayısı hala 301, bayramı hapiste geçirdiler, oysa üniversitelerinde eğitim sürüyor ama onlar sınavlarına giremediler, işkence gördüklerine dair iddialar var, çıplak aramalar yapıldığı bile söyleniyor, çocuklardan birinin başına üç polis birden çullanmış, -vur ha vur!- aileler ayakta…  Türkiye kenetlendi bu cendereden çıkış yolu arıyor. -Nefes alamıyoruz kardeşim, böyle bir durum yaşanmış mıydı ülkede? -12 Eylül’ü unuttuk mu? Unutmadık. Şu anda duyduğumuz cunta-darbe-işkence sözleri hala o kadar çok çağrışım yapıyor ki belleklerimizde… Hele o hak-hukuk-adaletten yoksun yargılamalar, kanıtsız tanıksız iddianameler… Sırf Barış Derneğinin dokuz yıl süren yargılama sürecini bir gözden geçirsek yeter.( *) Süreç sonunda tüm mahkumlar için beraat kararı ...

İnsan hakları savunucusu bir doktor; Veli Lök ile sohbet

Geçenlerde İzmir’deydim, Asansör’ü hep duyar, merak ederdim, bir sabah erken yürüyüşe çıktım. İzmir Kız Lisesinin önünden geçerken Ankara’daki lise yıllarım aklıma geldi, her şeye gülerdik, müdire hanımın sert söylemlerine bile! Yine gülerek yürüdüm, Dario Moreno’nun evinin önünden şarkısını mırıldanarak geçtim, deniz görünmese de martı çığlıklarını duyuyordum, sonunda “ yüzyıllık ” A sansör’e (*) ulaşıp yukarıya çıktım. .  Kapılar açıldığında karşımda bulduğum manzara çarptı beni Hafif hafif serpiştiren yağmurda, aşağıdaki apartmanlar dizisinin ardında uzanan maviliği dakikalarca nefesimi tutarak izledim.  Günün erken saatleriydi, “bir kahve olsa”  dedim,  arkadaki manzaralı restorana girdim, boştu, “ cam kenarı buldum” diye sevindim, hemen oturdum: Garson benim kahvemi getirirken,  bir beyefendi içeri girdi, uçtaki masayı seçti, yavaş hareketlerle şapkasını, paltosunu çıkardı, atkısını katlayıp bir kenara koydu, gri takım elbisesi, bordo yeleği ve hafta...

Mehmet Yazar ile sohbet

Mehmet Yazar ile daldan dala sohbetteydik dün.  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin efsanevi Başkanıydı, ekonomik durum ve yapılması gerekenler ondan soruluyordu…12 Eylül sonrasının “ezip geçen” ortamında paşalara da, ekonominin “tek adamı” Turgut Özal ’a korkmadan, çekinmeden, pabuç bırakmadan doğruları söyleyen isimdi.  Anlattıklarıyla, yorumlarıyla, geleceğe dair düşünceleriyle aydınlandım, umutlarım yeşerdi. Siyasi atmosfere, son çeyrek yüzyılda yaşananlara ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetim tarzına dair konuşmalarımız bende kalsın…  Sadece küçük bir not paylaşayım… Odalar Birliği Başkanı olduğu dönemde Yazar’la sohbet ederken “ yeni evliydim,” sormuştu: -Nursun evlilik nasıl gidiyor? -İyi efendim, mutluyuz Bunun üzerine gülerek eklemişti: -Evlilik uzun ince bir yoldur, ilk baştaki sevinçleri de üzüntüleri de fazla ciddiye almamak gerekir… Eh, aradan yıllar geçti tabii, dün eşimin çocuklarımın nasıl olduğunu sorunca, “iyiyiz hepimiz...