Bu Blogda Ara

Görevi Kötüye Kullanma suçu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Görevi Kötüye Kullanma suçu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuma, Ekim 18, 2024

Biz susalım, belgeler konuşsun!

 


Gazeteciler  Cemiyetinin 32 otuz iki (Başkan Yardımcılığı ile birlikte 47 kırk yedi) yılllık başkanı Nazmi Bilgin, kendisiyle ilgili olarak haftalardır gündemde kalan, nedense suskunlukla izlediği iddialar için üç ayın sonunda (T24’deki yayın nedeniyle) açıklama yapmak zorunda kaldı.

Beyaz Sayfa adıyla örgütlenen ve Nursun Erel’le birlikte yönetime aday olan, Arzu Balkız, Aziz Metin, Emin Varol, Korkmaz Alemdar, Müyesser Yıldız, Önder Sürenkök, Rıza Özel, Savaş Bozkaya, Selçuk Özkan, Serhat Dal, Süleyman Çil, Uğur Tenekecioğlu ile Yasemin Mıstıkoğlu’ndan oluşan ekip, kongrede 295 iki yüz doksan beş oy almış, Bilgin ise, Anadolu’nun çeşitli kentlerinden uçak ve otobüslerle rica minnet getirdiği, yol ve otel masraflarını karşıladığı (141 ile 170 arasında tahmin edilen üyelerin katkısı ile) kongreyi 108 oy farkla kazanmıştı.


Bilgin, tam üç ay sonra yaptığı açıklama (*)  ile hakkındaki iddialara yanıt verdi. 


Kongrede Bilgin karşısında aday olan Nursun Erel ise  ilişikteki belgeleri Bilgin’in savunmasına yanıt olarak kamuoyuna sunarak açıklama yapmayı seçti:


-Görevi kötüye kullanma ve evrakta sahtecilik


Bu iki yüz kızartıcı suçu da Nazmi Bilgin ne yazık ki işlemiş. Cemiyetin 2015 yılında 716 olan üye sayısını Basın İlan Kurumuna 2015 olarak  (parasal desteği artırmak amacıyla) bildirmiş (Evrakta sahtecilik) Ayrıca eşinin masrafları (cemiyete ödettiği paralar, görevi kötüye kullanma suçu kapsamında) 20 euro filan değil, geceliği 160 euro olan Çınar Otel’de 5 gecelik konaklama bedeli…

Oysa, Cemiyet Tüzüğü, “adli sicilden silinmiş olsa bile” bu türden suçları işleyenlerin asil üye bile olamayacağı hükmünü içeriyor. Bilgin bu hükme rağmen (kimselere bu hükümden söz etmeden!) yeniden aday olup başkan seçilmiş. 






-Gazeteciler Cemiyetine ait mülklerin Vakfa devri konusu:


Cemiyetin 2021 yılında yapılan genel kurulunda vakfa mülklerin devir yetkisi, cemiyetin şu andaki merkez binası ve diğer bütün mülkleri, hatta sahip olduğu tüm nakdi varlıkları da kapsama dahil edilerek alınmış. Cemiyetin mütâlâa istediği hukukçu bile bunu kabul ediyor ancak cemiyet yönetiminin adeta bir lütufta bulunup, sadece Kaş ve Kalkan arazileri ile yetindiğini mütalasında belirtiyor.





-Vakıf mütevelli heyet listesi:


Vakıf senedinde açıkça görüldüğü üzere, kurucu üyeler 16 kişi… (Başkan yardımcısı Savaş Kıratlı’nın vefatı öncesi!) 



-Araç alımındaki usulsüzlük:



Avrupa Demokrasi Vakfından 140 bin euro olarak alınan hibe kredisiyle, Türkiye’de adeta tüm taşıtlar bitmiş, nedense Cizre 6. Noterliğine kayıtlı “ikinci el!” Bir araç satın alınmış, üstelik hiç bir başka teklif alınmadan bu iş oldu bittiye getirilmiş. (Diğer tüm belgelere baktığınızda işin düzeltilmesi için harcanan parayı, Cemiyetin nasıl bir zarara uğratıldığını görüyorsunuz)


-20 bin euro’luk haciz konusu:


Bu konuda devletin üst yetkililerden de destek istenmesine rağmen AB ile abuluculuk çabaları ne yazık ki çözüm getiremedi. 20 bin euro’luk haciz olayının akıbetini bilen yok.



-Noterle gönderecekmişiz…


İdare müdürüne -şu hususlar karar defterine geçilsin- diye gönderdiğim metni ve yazışmalarımızı yok sayıp bana -niye itirazlarını noter kanalıyla göndermedin?- diye soran başkana ne yanıt vermek gerekir acaba? Siz Denetim Kurulu üyesi Faysal Geyik’in noter kanalıyla gönderdiği soruları neden yanıtsız bıraktınız? 

Seyahatte olduğum dedikodusuyla kendisini savunan başkan, kendisi Kaş’ta “kayınbiraderinin evinde” otururken  (oradan linkle katıldığı tüm yönetim kurulu toplantılarının  kayıtları mevcuttur)  bundan medet umuyor.  Üstelik, eşimin geçirdiği rahatsızlık nedeniyle Belgrad uçağından son anda inip, görevi Nursu Hanma devretmiş, ve o telaş arasında binmediğim uçak biletinden Cemiyet zarara uğramasın diye biletin iadesini bile yapmışım! 


-Terbiye sınırlarını aşan konuşması:


TRT mensuplarını cemiyet bahçesine davet edip -bana oy verin- dediği gün, AB fonları ile yemlediği trollerine, eşimin işleri ile ilgili yalanlar söyletmiş. Önce Harbiyeli, sonra Mülkiyeli eşimle ben hep gurur duydum. Babaanne olmak ise yaşamımda (kendilerinin ve trolllerinin haset duyduğu) en büyük ödülüm. 




-Bağışlarım;

Cemiyette yaptığım işleri gönüllü yürüttüm, evimden 30 kilometre git-gel’i kendileri gibi makam aracı (muhasebeciyi uykusuz bırakan aylık 100 bin TL’yi bulan benzin masrafını hatırlatırım) kullanmadan gerçekleştirdim, bir projeden ödeneni ILEF öğrenci fonu-Cemiyet ve bir personelin oğlunun ameliyatı için bağışladım. (Hodri meydan! kendi bordrolarını açıklasınlar)




-Avukata ödenen 5 bin euro:


Cemiyetin tam dört ücretli avukatı varken, bu bilinmedik hukukçuya 5 bin euro ücreti ödemediyseniz niye bu kararı deftere yazdırdınız? Gördüğünüz gibi ben karara imza atmamıştım, çünkü bu konu Y.K’da görüşülmemişti, ama ödeme yetkisini korsan karar olarak getirip deftere koydurtmuşsunuz. Peki, ödeme yapılmadıysa para nerede?




-Zeytinyağı gibi suyun yüzüne çıkmak :


Size “yaşlısınız” demedik, 32 yıldır (yardımcılık dahil yarım asır!) niye o koltukta oturmakta ısrarcısınız? Diye sorduk… Ben yaşımdan da, bunca yıllık mesleki kariyerimden de gurur duyuyorum. Keşke sizin de TRT’ye spiker olarak atanıp, bir gün bile ekrana çıkmadığınız, bu nedenle soruşturma geçirdiğiniz bilinmeseydi de sizinin de -gurur duyuyorum- dediğiniz bir mesleki geçmişiniz olabilseydi.  


-Araştırmacı gazetecilik çalışması:


En çok güldüğüm iftiranız bu oldu. Siz değil misiniz bütün söyleşilerde beni övgü yağmuruna tutan? Hatta kongrede bile -Nursun’un gazeteciliğine söyleyecek sözümüz olamaz- diyen… Kifayetsiz hangi trol-muhteris size bunu yazdırdı? Çok iyi bildiğiniz gibi Sığacık’ta düzenlediğimiz araştırmacı gazetecilik projesinin ben “ücret almayan gönüllü direktörü” idim, eğitmeni değil. Siz bu yalana sığınarak, Hazal Ocak, Emre Kızılkaya, Hale Gönültaş, Gökhan Tekşen, Hülya Eraslan, İbrahim Gündüz gibi bize katkı sunan değerli gazetecileri, akademisyeni, hukukçuyu mu küçümsemeye kalkışıyorsunuz? 


-Avusturya’daki mülkler:


Bırakın Emin Varol’un kıskançlık duyduğunuz gazeteciliğine çamur atmayı,  Avusturya’da göl kıyısındaki bu mülkler (hem de 3 mülk alımı için bütçe ayrılmış!) niye alındı? Niye bunca yıl tutulup zararına satıldı? Hangi cemiyet üyeleri, sizin deyiminizle -anahtarı alıp,- Avusturya’da göl kıyısındaki bu evlere dinlenmeye, tatile gidebildiler?  Buna cevap verin.


-Nazlı Ilıcak ve morgdan bildirme trajikomik söylemi:





Muammer Kaddafi, Benazir Butto, Yaser Arafat, Masume Ebtekar, Glafkos Klerides gibi isimlerle yaptığım röportajları “morgdan bildiriyorsun” diyerek haset duyarak aşağılamaya kalkışan bir Gazetecilik örgütü başkanı olabilir mi? Ya Nazlı Ilıcak’la yapılan röportajı dev ekrana yansıtıp küçümsemeye çalışan bir gazeteci? 


-Listeyi neden vermedi?


Üye listesini ALO 198’e danışmışlar da -hayır-cevabını alınca vermemişler lafı ise yalandır… Bizim çalışma yapmamızı engellemek birinci neden ise, ikincisi son aylarda üye yaptıkları isimleri saklamak içindir.



Yorumu gerçek gazetecilere bırakıyorum. 

(*) 

https://www.24saatgazetesi.com/gazeteciler-cemiyeti-yonetim-kurulundan-aciklama-yalanlara-karsi-gercekler

Ata’nın Kolibası

Geçenlerde yolum Söğütözü’ne düştü, pek çok bakanlığın, resmi kurumun, AKP ve CHP genel merkezinin hatta büyük alışveriş merkezlerinin bulun...