Saadet Partili Hasan Bitmez’in ölümü bana “insanlığın bittiği yer!” Sözünü bir kez daha anımsattı. TBMM’de konuşma yaptığı sırada onu izlediğimi (*) söylemiştim…Hastaneye kaldırıldığı andan itibaren, TBMM tutanakları üzerinden Bitmez’in “son sözlerine” takılıp kaldım…
Düşünebiliyor musunuz? Bir milletvekili son derece detaylı bir hazırlık yaparak kürsüye çıkmış, herkesi can evinden vurması gereken, hatta düşündürüp, vicdan azabıyla kıvrandırması gereken bir konuşma yapıyor. Ceylan derisi turuncu koltuklardaki milletvekilleri ise onu dinlemek yerine sıra kapaklarına vurup, hakaretlerden hakaret seçerek, laf atarak Bitmez’i yıldırmaya çabalıyorlar…
Affedin ama içimden geçen haykırış şu:
-Dinlesenize be ey adamlar, kadınlar…Düşünsenize biraz, eğer insansanız…
Yoook.
Varsa yoksa hakaret, oturdukları yerden laf atmalar, aşağılamalar…
Ve adamcağızın sözlerini tamamlayıp, kürsüden yere düşmesinin ardından, turuncu koltuklardan yansıyan şu ilkel haykırış:
-Allah’ın gazabı böyle olur işte…
Bitmez’e dakikalarca süreyle yapılan kalp masajı zaten acı sonu belli etmişti ama iktidar koltuklarındaki milletvekillerinin deyim yerindeyse “kılı bile kıpırdamadı.”Aynı saatlerde TBMM Bahçesinde hazırlanan ızgaraların başına yönelip, cızır cızır pişmekte olan “ciğer kebapları” mideye götürmek üzere yerlerini aldılar.
Bitmez’in konuşma metninin bulunduğu TBMM Tutanakları elimde, evime döndüm, konuşmasının her sözcüğü (**) üzerinde döne döne düşündüm…
Sonra dayanamadım, Bitmez kürsüdeyden ona “en çok laf atan kadın milletvekili”ne yazdım:
-Açıklama yapmak ister misiniz?
-Ne açıklaması anlayamadım
-Konuşmasının ardından Bitmez’in rahatsızlanması üzerine…
Bunun üzerine milletvekili bana “mecliste açıklama yaptım” diyerek, o konuşmasının görüntüsünü yolladı…
Duyun da inanın!
Meğer o anlarda AKP’li milletvekilleri Bitmez’e içtenlikle geçmiş olsun diliyor, bir an önce iyileşmesini istiyorlarmış… Mecliste kavgalar yaşansa da, bunlar siyasi kavgalarmış, milletvekilleri aslında birbirlerini severmiş, normal yaşamlarında iyi dostluklar sürdürürlermiş…
Aynı milletvekili, Bitmez’in kriz geçirerek yere düştüğü anda arkadaşları tarafından atılan “Allah’ın gazabı böyle olur işte…” şeklindeki sözleri ise şöyle savunuyordu.
-Bazı arkadaşlarımız arkalarda oldukları için işin ciddiyetini kavrayamamış olabilirler ama sosyal medyada okuyorum, görüyorum, meseleye bir zalimlik içinde yaklaşılıyor.
Zalimlik buysa kendi tutumu neydi acaba? Bitmez’in konuşmasını en önden izlerken kendisi de laf atmayı son ana kadar sürdürmemiş miydi? Üstelik, Bitmez’e, “ Yalan, külliyen yalan, yazıklar olsun sana! Asıl size lazım vicdan azabı! Yürü…” demeyi de ihmal etmiyor muydu?
Bunu hatırlatarak, “sizin tutanaklara da geçen, epey müdahaleniz olmuştu?” dedim ama AKP’li milletvekili yanıt vermemeyi tercih etti…
Hasan Bitmez AKP’lileri “çılgına çeviren” konuşmasını, atılan laflara, kendisine yönelen hakaretlere aldırmadan, dimdik duruşunu hiç bozmadan tamamladı ve kürsüden indiği sırada bayılıp düştü, müdahalelere ve hastanedeki 3 günlük yoğun bakım sürecine rağmen kurtarılamadı…
Bitmez’in 53 yıllık yaşamı ne yazık ki bitti, artık yaşamıyor ama konuşmasının sonunda Sezai Karakoç’tan okuduğu dizeler sonsuza dek gök kubbede yankılanacak ve kürsü kapaklarına vurarak, “ahlaksız, yalancı… yürü…” diye haykırarak kendisini susturmaya çalışanların kulaklarına küpe olacak:
“Onlar sanıyorlar ki
biz sussak mesele kalmayacak
halbuki, biz sussak tarih susmayacak
tarih sussa, hakikat susmayacak
......
Vicdan azabından kurtulsalar
tarihin azabından kurtulamayacaklar
tarihin azabından kurtulsalar
Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.”
(*) https://draft.blogger.com/blog/post/edit/8040302494100421276/5369743320696720984
(**) https://bennursunerel.blogspot.com/2023/12/hasan-bitmezin-olmeden-once-tbmmdeki.html