Ana içeriğe atla

Kayıtlar

60ların ankarası etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Eski sofralar

Fıstıkla soğanı  tavada kavururken Ayşegül  görüntülü! aradı: -Kolay gelsin, belinde önlük ne yapıyorsun? -Zeytinyağlı biber dolmasının içini hazırlıyorum, sen tarçın koyar mıydın? -Tabii, bir de yenibahar mutlaka koyarım, zeytinyağlının yakışığıdır... Çocukluğumuz ve ilk gençliğimiz Ankara ’da, Hanımeli Sokakta geçti. Bizim yetiştiğimiz  yıllarda aileler ve yaşam tarzları birbirine çok benziyordu. Şehir çocuğuyduk ama, akasya ağaçlarıyla bezeli sokaklarda, ikişer üçer katlı evlerin bahçelerinde oyunlar oynardık, çağla toplardık. O zamanki Gaybi Yatır Apartman ının kiracıları  genellikle  orta sınıfın benzer gelir düzeyindeki aileleriydi. Komşularımız, tayinle Ankara’ ya gelmiş memurlar, bir öğretmen, bir yedeksubay, bir hakim, bir eczacı kalfası, bir terzi ve mesleklerini şimdi hatırlayamadığım bir kaç aileydi. O yıllarda çalışan kadın çok azdı, annem Emine   Masume Alev istisnalardan biriydi... Büyük Doğumevi’nin var...

TAHTA BAVUL

O yıllarda başka çeşit bavul yoktu ki... Annesi Zennnure Hanım, günler öncesinden hazırlamaya başlamıştı bavulunu. İç çamaşırları, çoraplar, çarşıdan yeni alınmış beş kadar beyaz gömlek, kasabanın terzisine yünlü kumaştan diktirdikleri üç siyah pantolon... Başka ne mi vardı bavulda? Dört beş kalıp Hacı Şakir sabunu , iki küçük yüz havlusu, bir büyük hamam havlusu... Neyse işte, 60’lı yıllarda  Erzincan ’ın  Ilıç ’ından (*) kalkıp Ankara ’nın Maarif Kolejine (**) yatılı okumaya gidecek erkek çocuğunun yanına başka ne verilirdi ki? Annesi günlerce ağlamış ama sonunda kadere razı olmuştu: - Ne yapalım? Hasretlik olacak ama okuyup adam olacak oğlum. Buralarda doğru düzgün okul mu var. Yüce Allahım korusun benim ilk göz ağrımı... Sonunda delikanlı, bir kasabalıya emanet edilip, istikameti başkent  Ankara olan   Şark Ekspresi ne daha doğrusu “ kara tren ”e bindirilmişti. Kasabanın küçük garında tenbih üstüne tenbihle: - Bak sakın ola ki yabancılarla konuşma...