Gazeteci kitaplarını okumayı sürdürüyorum (*) tabii ki sizlerle notlarımı paylaşmayı da… Şimdi sırada iki Barış (Pehlivan-Terkoğlu) tarafından kaleme alınan SS var… Kitabı ilk yayınlandığı günlerde okumuştum ama bugünlerde yeniden elime alıp, okuduğum sayfalara geri döndüm, kimi sayfaları okurken, “bu kadar da olmaz ” diyerek kapağını küüüt diye kapattım, sonra tekrar o sayfalara geri dönüp, altını çizdiğim satırları yeniden okudum… Aslında “okudum ve eziyet çektim” desem yeridir. -Neden? Diye soruyorsanız… -“ Hepimiz için artık aşk öyküleri, masallar, çizgi romanlar filan çoook gerilerde kalmadı mı? Ülke gündemi size umut veriyor mu? Bu değerli kalemler bu kitapları boşuna mı yazıyor?” Diye kıvranıp durdum da ondan. SS başlıklı, ekleriyle 256 sayfalık kitap, Süleyman Soylu’yu siyasete atılıp Demokrat Parti’nin başına geçtiği günlerden alıyor, Tayyip Erdoğan’a küfürler ederek seslendiği dönemi dile getirip, AKP’ye transfer olur olm...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.