Gazeteci kitaplarını okumayı sürdürüyorum (*) tabii ki sizlerle notlarımı paylaşmayı da…
Şimdi sırada iki Barış (Pehlivan-Terkoğlu) tarafından kaleme alınan SS var…
Kitabı ilk yayınlandığı günlerde okumuştum ama bugünlerde yeniden elime alıp, okuduğum sayfalara geri döndüm, kimi sayfaları okurken, “bu kadar da olmaz” diyerek kapağını küüüt diye kapattım, sonra tekrar o sayfalara geri dönüp, altını çizdiğim satırları yeniden okudum…
Aslında “okudum ve eziyet çektim” desem yeridir.
-Neden?
Diye soruyorsanız…
-“Hepimiz için artık aşk öyküleri, masallar, çizgi romanlar filan çoook gerilerde kalmadı mı? Ülke gündemi size umut veriyor mu? Bu değerli kalemler bu kitapları boşuna mı yazıyor?”
Diye kıvranıp durdum da ondan.
SS başlıklı, ekleriyle 256 sayfalık kitap, Süleyman Soylu’yu siyasete atılıp Demokrat Parti’nin başına geçtiği günlerden alıyor, Tayyip Erdoğan’a küfürler ederek seslendiği dönemi dile getirip, AKP’ye transfer olur olmaz söylemlerini tersine çevirdiği İçişleri Bakanlığı yıllarına kadar “tüm icraatıyla” olaylara, tanıklıklara, belgelere dayanarak anlatıyor.
İşte önsözünden bir alıntı:
“…SS bu dönemin sopasıydı. Cumhuriyetin yıkılışına hayır diyenlerin başına vurulan tokmaktı.
Eşitlik diyenlerin ağzına bastırılan pamuktu. Kimi zaman kapıya dikilen, kimi zaman yakaya asılandı. Cebren kabul ettirilen düzenin silahıydı…”
“-Kırmızı Kedi yayınlarından çıkan kitabı Türkiye’de yaşayan herkes okusa acaba ülkenin kaderi değişir mi?”
Diye düşündüğüm çok oldu. O yüzden çok önemli bulduğum Sinan Ateş cinayeti ile ilgili bir alıntıyı buraya taşıyıp, sizleri SS ile baş başa bırakmak istiyorum:
“…Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın ortasında, güpegündüz öldürüldü… Ateş siyasi bir cinayete kurban gitti. MHP içinde bir ekip tarafından hain ilan edilmiş, hedefe konmuştu… Olayın soruşturulması olağan seyrinin dışına çıktı. Soruşturmayı başlatan savcı, dosyayı MHP’ye yakın bir savcıya bıraktı. Olay günü gözaltına alınmak istenen Tolgahan Demirbaş, MHP milletvekili Olcay Kılavuz’un evinden çıktı…Tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya iki özel harekat polisinin getirdiği belirlendi…Açıkça görüldüğü gibi MHP içindeki ekip çatışmalarında devletin imkanları kullanılıyor. Polislerin torbacı katillere eskortluk yapması, katillerin himaye görmesinin ötesinde…Sadece devlet imkanlarıyla yapılabilecek olan, insanların konumlarının telefon üzerinden belirlenmesi, cinayet için kullanılıyor. Kişilerin telefon konuşmalarını, MOBESE kayıtlarını, mahrem bilgilerini, sabıka kayıtlarını açıklayan İçişleri Bakanı -bu işlerde devletin imkanları nasıl seferber edilir?- diye sormuyor, peşine düşmüyor…”
Güpe gündüz, herkesin gözleri önünde cereyan eden bu korkunç cinayete bizlerin dehşet içinde tanıklık edişini bir kenara bırakırsak, devlet yetkililerinden hele hele MHP liderinden, İçişleri Bakanından, Cumhurbaşkanından filan bir tepki geldi mi? Suskunluğun nedeni neydi? Buna ne dersiniz?
Sizce bu işi yürütmesi, katilleri ve arkasındakileri kollamak şurada dursun adalet teslim etmesi gereken kimdi? SS değil mi?
Eğer hala okumadıysanız, şimdilerde bir kitapçıya girin, SS’i isteyin ve “içindekiler” bölümünü bir gözden geçirin.
Bir genç kıza bürosunda tecavüz eden işadamının kimlerle dost olup hakkındaki suçlamaları nasıl kapattırdığından, ilerici gazetecilere maaşla saldırtılan trollere, Pensilvanya ziyaretlerine, telefonla aranıp intiharına yol açılan polislere, “iltisaklı” lafıyla topun ağzına getirilen aydınlara, Adnan Oktar’ın kediciklerinin kimlerden medet umduklarına kadar öyle dosya başlıklarıyla karşılaşacaksınız ki ağzınız açık kalacak.
Unutmadan söyleyeyim… “Herkes bu kitabı okusa ülkenin kaderi acaba değişir mi?” diye soruyordum ya… Kitapta bizim o naif düşüncemize de bizzat Süleyman Soylu’nun 8 Ocak 2009 tarihinde söyledikleriyle yanıt var:
-AKP Türkiye’yi uyutma ve uyuşturma projesidir
(*) Bu okuma maratonuna Dil Derneği’nin her yıl Emin Özdemir anısına verdiği ödül jürisindeki görevim yol açtı. Bu yıl, değerli meslektaşlarımız Merdan Yanardağ, Timur Soykan, Barış Pehlivan-Barış Terkoğlu, Serdar Akinan-Hayri Demir, Murat Ağırel tarafından kaleme alınan beş kitap sözkonusuydu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder