Bu Blogda Ara

Gelin Kaynana Programları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gelin Kaynana Programları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Mart 07, 2021

Okuma yazmayı unuttuk!




-Bilmem size de “ö” geldi mi?


Şu “kovit musibeti”nin hepimizi evde esir tuttuğu günlerde ne yapacağımızı şaşırmadık mı? 


-Günlük işler bitti mi? Sıra gelsin sinek avlamaya... 

-Yahu bu kış günü sinek de yok ki!

-Canım o sözün gelişi,  çoğumuzun başvurduğu “yaşamda oyalanma yöntemleri”nden söz ediyorum, şu akıllı telefonu elden düşürebiliyor muyuz mesela? Ya da evde o beyaz cam gece gündüz açık değil mi?


Evet, akıllı telefonumdaki mecraları bir bir tararım her gün...


İşte Twitter yine içimi kararttı, küçücük kızının yanında, sokakta karısını yere yatırıp tekme tokat döven adamın görüntüleri... Hem de kadınlar günü arefesinde! Facebookdaki mesajlara baktım, doğum günü olan arkadaşlarıma emojiden pasta gönderdim, Instagram kıraati de bitti, reel izle dur... Mübarek sistem iyi hoş da blog veya link paylaşımına izin vermiyor... Neymiş? Bilmem kaç binden fazla takipçin olacakmış... 

Sıra Whatsapp mesajlarında... Önce kişisel olanlar, sonra gruplar, imdaat herkes aynı görüntüleri, yazıları copy paste edip göndermiş... Yahu bari küçük bir mesaj ekleseydiniz “canım senin ilgini çeker” diye düşündüm filan...


-Emoji pasta dedim de ağzım sulandı, mutfağa girip güzel bir pasta mı yapsam? 


Eh, Google’dan veya direkt YouTube’dan girip ara işte... Tamam arıyorum, hah buldum, 6 yumurtalı bir tarif... Aman yarabbi, şuraya iki satırda önce malzeme listesini sonra  tarifi yazmak dururken adam almış yumurtayı eline, yavaş çekimde  kırıyor... Bu biiiir, bu ikiiiiiiii, evet kanalımın sevgili izleyicileri şimdi sıra üçüncü yumurtamızda... Yahu seni işkence için mi tuttular?


Çat diye ekrana dokun, çık oradan... Ayol ben, o sözde kanalınızın yumurta kırma etkinliğini izlemek için kaç saatimi vereceğim? 


Yıllardır yaptığım meşhur portakallı kekim dururken ne diye başka arayışlara girdim ki zaten? 


-Kır yumurtaları...


Eveeet, meşhur portakallı kek fırına sürüldü. Portakal sosu da hazırlandı... Tamam, şimdi kendine şöyle bol telveli mis gibi bir sade kahve yap, kek fırında kabarırken, aç bakalım telefonunun siyasi gelişmeler sayfalarını...


Aaa ne olmuş? Erdoğan için çanlar mı çalıyormuş? Bahçeli’ye artık daha da mı mecbur kalacakmış? Eşcinsel milletvekiline Gökçek şantaj mı yapmış?


Başlıklar ilginç, hangisini önce izlesem? Basarsın, pardon tıklarsın telefon ekranına, görüntü akmaya başlar... Önce saniyeler süren bir teaser, sonra korku filmi gibi bir görüntü... Bir adam tek düze, nezle görmemiş davudi sesle konuşuyor, hem de Türkçelerin en kötüsüyle... Gramer kötü, kelimelerin telaffuzu yanlış, cümlenin başı sonu belli değil, üstelik sadede bir türlü gelmiyor, belli ki -turbun büyüğünü- heybesinde saklıyor. Maksat seni dakikalarca oyalamak... 


-Yahu kibarlardan son kibarım! kurban olduğum! Senin okuma yazman yok mu? Eline kalemi klavyeyi alıp yazsan olmuyor mu? İlle de ekranlara çıkayım, herkes beni tanısın... Seçimler yakın diye gözünü oraya mı diktin be adam? Nedir bu çan çan çan konuşma hevesi...


Aman fırına bakmayı unutma... Yok yok kek kabarmaya yüz tutmuş ama daha var...


-TV mi açsam o zaman? Evet gelsin Tele 1, aaa ekran simsiyah... Aç kapa, yok olmadı... Fişi çıkar tak... Yine olmadı... (*)


Zapla bakalım...Halk TV’ye geçelim... Aaaay reklam işkencesi başlıyoooooor!!! En seçkin yazarların en güzel kitapları fakat günde bilmem kaç kere beynine balyozla vurulur gibi izlersen ambale olursun, derhal zapla...


Gelin kaynanalar mutfakta... Kaynanalarda bir kıskançlık, bir haset, gelinlerde bir saygısız ukala tavırlar.


-Nerde bizim geleneksel misafir kabülü anlayışımız? Dövseydiniz bari gelen kadıncağızları, Covit maskelerini takmışlar zaten zor nefes alıyorlar. 


-Du bakim şu ak saçlı dede ne diyor? Neymiş? 


Kadın telefonda soruyor:


-Hocam namazda başımızı örtmemizin dayandığı sebepler?

-Sallallahu aleyhi ve sellem Peygamber efendimizin kızı bir gün...

-Ayol, kamusal alan vs. Heryeri fethettiniz şimdi sıra Allah’la kul arasına girmeye mi geldi?


Çaaat, bas gitsin kumandanın düğmesine... 


-Oh beeeee, sessizlik ne güzel şey... Mmmm, portakallı kek mis gibi kabarıp pişmiş, yavaşça tabağa al, portakal sosunu üstünde gezdir, soğusun bakalım... 


-Al  çayını kitabını da eline...



(*) Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ertesi gün Twitter’dan açıkladı:  “Tele 1, fiber hatlardaki arıza giderildiği için normal yayınlarına başladı. Bu olayda yetkili firma Turkcell Superonline’ın sorumluluğu büyüktür...”


NOT: Bu yazıdaki yabancı kelimelerin sayısını bilenlere portakallı kek tarifi “yazılı” olarak  gönderilecektir...

Cuma, Şubat 19, 2021

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN!




Geçenlerde bir gecemizi heyecan, hayranlık duygusu ve ne yazık ki epey de hayıflanarak  geçirdik... Şu Perseverance’tan (sebatkar-gayretli demekmiş!) söz ediyorum. 

Hani, bizden fersah fersah uzaktaki Mars’a tam 7.5 aydır yol alıyordu da, keşfedilmemiş, “havasız mı susuz mu” tam bilinmeyen, engebeli, kıpkırmızı topraklara “şıp” diye konuveren Perseverance’tan. (*)




Onun Mars’a yumuşak inişini kıskançlık, pişmanlık, hayret, saygıyla karışık hayranlıkla izliyorduk...

NASA’nın sözcüleri (çoğu da kadındı,) teknik ekip üyeleri ile yapılan röportajları izledikçe gözlerime yaş doldu... Gülümseme o bilimin aydınlığı ile pırıl pırıl parlayan gururlu yüzlere nasıl da yakışmıştı.

-Zavallı ülkemiz

Diye düşündüm... Bu ortak sevinçten, başarıdan, gururdan ne kadar uzak... 

Liderler bırakın aydınlığa, bilime kafa yormayı, kafa yorana destek çıkmayı, birbirinin gözünü oymacada... 

Kötü söz, küfür, hakaret, beddua kıyamet gibi, havalarda uçuyor... Trilyonlar boşa savruluyor havaya.

Bugün Cuma mesela... 

Yobazı, cahili, şakşakçısı birazdan sahne alacak... Körlerle sağırlar o ipek seccadelerde birbirini ağırlayacak... 

-Acaba “TC bütçesinin üçte birini yutan eli kılıçlı Diyanetin”  dikte ettirdiği hutbede bugün bilimin B’si yer alacak mı? 

-Hiç sanmam...

Biliyorum, birazdan sokakları caddeleri, simsiyah camlarından içi görünmeyen son model resmî arabaların dizildiği dev konvoylar basacak... Covit movit tanımaz onlar, kalabalık şakşakçı destekçiler (varsın ölsünler!) en sevdikleri şeydir, zaten onlar seçim sonrası hep yok sayılır... 

İşte o burnundan kıl aldırmayan, kerameti kendinden menkul, ağır ol molla desinler tarzı bir sürü adam öğle vakti, alayı vala ile ulaşacakları altın kaplama  kubbelerin altında  saf tutup, “saltanatım sürsün” duası edecek...

-Ha, kadınlar mı? 

-Olmaaaaz, onlara yer yok o saflarda... 

Gidip evlerinde “ablaları”nın dizinin dibinde etsinler dualarını... 

Ne mi dileyecekler? Bilmem artık, daha donanımlı, özgür, aydınlık yaşam hakkı gibi soyut kavramlar yer almaz herhalde dileklerinde. Kocalarına, oğullarına ekmek, aş, işe indirmişlerdir beklentilerini... 

-Kızları mı? 

Okuyamadılar... 

Zaten kadının yeri işyeri değil evidir... Şöyle paralı pullu, sırtı sağlam, az döven, dövse de öldürmeyen  koca beklesin dursunlar köşelerinde... 

AKP’li Özlem Zengin’in hayali ise farklı... Başörtülüler eskiden belli makamlardaki erkeklerle evlenemiyormuş, bundan şikayetçi... Acaba düzelmiş mi şimdi?

Neyse işte. Perseverance’dan hayal mi olurmuş? Güzel kızlarımız, çeyizlerini işlerken, demli çaylarını yudumlayıp, televizyondaki takma kirpikli gelinler gibi bilezik şakırdatacakları, mutfaklarında (Country tarzı olsunmuş, ille de ondan isterlermiş!) börek açacakları günlerin hayalini kursunlar.

Ne diyeyim Cumanız Mübarek Olsun! 

Ben mi? 

NASA yayınını izlemeye devam edeceğim... Perseverance’tan bakalım daha  ne haberler, görüntüler gelecek? Farklı atmosferde helikopteri uçurabilecekler mi?

(*) https://youtu.be/LuITORqYgoE



Partili gazeteciler… Pravda…

Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği Medya Konferansının (*) i kinci gün  oturumları da ilginçti. “Gazeteci kimdir? ” Başta olmak üzere pek ç...