Ana içeriğe atla

AYM Eski Başkanı Özden: Erdoğan neyse Bahçeli odur



“İmamoğlu’na ne kadar yüklenirlerse, ona sevgi ve güven o kadar artar”

“Gençlere insafsız davranıyorlar, çok üzülüyorum, onlara alan açılmalı”

“Bahçeli’den hiçbir şey beklemem, Erdoğan neyse Bahçeli de odur.”

“TBMM Siyasal oyunlara alet edilemez”

“Erdoğan’ın yeniden irade sahibi olması boşuna gayrettir”


Anayasa Mahkemesi (AYM) eski başkanı Yekta Güngör Özden’i evinde korkmaz Alemdar ve Ali Bilge ile birlikte  ziyaret ettik, sağlığına kavuşmuş oluşundan mutluluk duyduk. Her zamanki neşesi üstündeydi,  esprileriyle bizi de kahkahalara boğdu, kapıda karşıladığı bizlere “Şimdilik!” Kaydıyla kullandığı bastonunu gösterirken şöyle dedi:


-Onu da yakında bırakacağım, sadece hafiften omzum ağrıyor, küçük bir çatlak oluşmuş. Ben doğrusu mutsuz değilim, çatlak kafada olmasın yeter




Ardından salona geçtik. Yardımcısı Fatoş Hanımın ikram ettiği bol köpüklü kahvelerimizi yudumlarken, Yekta Bey güncel olaylarla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:


-Size -O hala yaşıyor mu?- diyenlere inat, sağlığınıza kavuştunuz, nasılsınız? Nasıl geçti günler?


ÖZDEN: Benim için kötü düşünenleri bile tanrının sağlıklarından alıkoymamasını diliyorum. Ama benim tanrıdan sağlık dileğim kendime sağlık değil, görüşlerimle, yazılarımla, halkıma hizmetten beni alıkoymasın istiyorum.


-Adaletin varlığına hala inancınız sürüyor mu? İçinde yaşadığımız ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?


ÖZDEN: Benim meslektaşlarıma güvenim sonsuz. Adalet bizim yaşam güneşimizdir. Adalete gölge düşürmemek adına özellikle yandaşlık ve karşıtlıktan kaçınmak gerekir, bu gibi davranışlardan kaçınmak gerekir. Adaletin anlamını yitirdiği yerde hiçbir yaşam güvencesi olmaz. Adalet mülkün temeli, ama bazılarının da siyasal emeli…


-Yaşananlara sizin yorumunuz nedir? Ekrem İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi, ardından tutuklandı?


ÖZDEN:İmamoğlu’nun açtığı ışıkla, yurttaşlarımızın ona olan bağlılık ve inancı giderek genişlemekte ve artmaktadır. Onlar İmamoğlu’na ne kadar yüklenirse ona yönelik güven ve sevgi duygusu o kadar artar. Bugünün iktidarı, kendi karşısındaki güç saydığı bütün odakları yıkma çabasındadır. Bunlar boşuna çabalardır. 


-Durumu protesto amaçlı pek çok gösteri yapıldı, gençler tutuklandı, 301 genç bayramı hapishanelerde geçirdi ama?


ÖZDEN: Onlar halkın nabzının göstergesi, gençlerin ilkeleri, idealleri ve tutkularının yansımasıdır. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Hatta taşkınlığa dönüşen bazı çabalar bile var ve ben bunları alkışlıyorum. Onlara karşı çok anlayışlı hareket etmek gerekir. Ben gençlere yönelik davranışların anlayışlı ve tutarlı olması gerekirken insafsız olduğu görüşündeyim, büyük üzüntü yaşıyorum, demokrasinin aydınlığı ve topluma saçacağı ışıklar bizim geleceğimizin güvencesidir. Bunları gözardı ederek gençlere (yönelen) sert davranışların demokrasiyle bağdaştığı kanısında değilim.


-Neden böylesine sert bir tutum aldı sizce ülkeyi yönetenler?


ÖZDEN: Siyasetin dengesi ulusal barışın göstergesidir. Ulusal barış olmadan ülkede huzur, esenlik, güven sağlanamaz. Bu güveni sarsmamak amacıyla, gösterilere alan açılmalıdır. Taşkınlıklara  (bile) hukuksal yollarla alacağımız sonuçlar, hem tarihe iyi bir eser olur hem de geleceğimizin yapılanmasında güvence olur. 


-Siz iyileştiniz, karşımızda görmekten mutluyuz, MHP lideri Bahçeli’yi göremesek de bazı girişimlerini duyuyor, okuyoruz, özellikle DEM parti ile ortaklaşa çözüm sürecine yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?


ÖZDEN: Kişilik bakımından ben Bahçeli’den hiçbir şey beklemiyorum, ondan  hiç bir şey ummuyorum. O iktidarın ortağı… Recep Tayyip neyse Bahçeli de odur,  ondan farkı yoktur. 


-Bu ortak çözüm süreci arayışını, Sayın Erdoğan’a 4. Kez Cumhurbaşkanlığının yolu açılması için Anayasa değişikliğine bağlayanlar var, nasıl bir değişiklik yapılır da bu mümkün olabilir sizce?


ÖZDEN: Anayasanın buna göre değiştirilme olanağı yoktur. TBMM siyasal oyunlara alet edilecek bir organ değil, onlar umutla, (o amaçla)  bazı kalkışmalarda,  girişimlerde bulunuyorlar ama boşuna çabalardır.  Erdoğan’ın bugüne kadar ne yaptığı, (bundan sonra)  ne yapacağını da ortaya koyan kanıtlardır. Erdoğan’ın yeniden söz sahibi olması, irade sahibi olma çabaları boşuna gayretlerdir…


Yekta Bey ile görüşmemiz böylece sonlandı. İzin istedik yanından ayrıldık. Bizi yine kapıya kadar geçirdi, sokağa çıktığımızda yukardan seslendiğini duyduk:



-Yine gelin, dostlarımın varlığı ve sohbetleriniz bana yaşam enerjisi veriyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...