Ana içeriğe atla

Yakılan Kur’an-ı Kerim




Ekmeleddin İhsanoğlu
ile karşılaşma


Bir dönem Cumhurbaşkanı adayı olan MHP İstanbul milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu ile
İngiliz Büyükelçiliğinde, bir resepsiyon sırasında karşılaştık, bizleri nazik bir şekilde selamlayınca kendisine sordum:

-Efendim hep merak ettiğim bir konudur. Ünlü şairimiz Mehmet Akif’in Kur'an-ı Kerim tercümesi...Bildiğim kadarıyla siz de babanızın vasiyeti uyarınca o tercümeyi yakıp ortadan kaldıran 7 kişiden birisiniz...


İhsanoğlu böyle bir soruya “kim olduğunu da bilmediği bir kadın tarafından uluorta muhatap kılınınca!”, cevap vermek istemedi ve gülümsemekle yetindi... Ama ben merak ediyordum:

-Efendim ne zaman elime Kur'an-ı Kerim meallerinden birini alsam, bir süre sonra okuyamaz duruma geliyor, elimden bırakıyorum... Çünkü bir türlü ne söylenmek istediğini anlayamıyorum...

Ekmeleddin Bey, bunun üzerine benden mail adresimi istedi, kendi cebinden çıkardığı kağıda yine onun kalemiyle adresimi yazmamı bekledi ve:

-Nursun hanım, güzel ve doğru mealler mevcut, ben size en kısa zamanda bu konuda bir mail atacağım...


Gerçekten bu sabah posta kutuma baktığımda İhsanoğlu'nun nazik bilgi notunu gördüm... Mustafa İslamoğlu'nun "Hayat Kitabı Kur'an" adlı, Düşün Yayınevi tarafından basılmış mealini tavsiye ediyordu İhsanoğlu... Sizlerle de paylaşmak istedim... 

Bugünkü koşturmaca ve lüzumsuz meşguliyetler (sosyal medyadaki oyalanmalarımızı kastediyorum) arasında zaman bulamasanız bile bence kafa yormaya değer...

Peki Mehmet Akif'in Kur'an tercümesi neden, nasıl yakılmış? Bir dönem çalıştığım dergide (Nokta) bu konuyu epey araştırmış ama kesin bir sonuca ulaşamamamıştım... 
Kafamdaki şu soruya ise hiçbir zaman cevap bulamayacağımı biliyorum:

-İnananlar neden ısrarla bilgisizliğe mahkum edilir? Yüce kitabı kendi dilimizde okuyup ANLAMAK varken, inanç, neden cahil cühela hoca takımının (kerameti kendilerinden menkul!)  Arapçayı yorumlamalarına  bırakılır? Ne olurdu Kur’an-ı Kerim’i duru bir Türkçeyle okuyup anlayabilseydik? 

Bu konudaki bir kaç değerli araştırmayı da bu vesileyle bilginize sunmak istedim.(linkleri ilişikte...)


http://www.mehmetakifvakfi.org.tr/mehmedakif/mehmed-%C3%A2kif-kur'an-me%C3%A2li

http://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/akifin-kuran-meali-yakilmadi-544314/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...