Ana içeriğe atla

Gözümüze batmayanlar!






Ankara
'da İncek taraflarında, bir zamanlar verimli tarlaların uzandığı yerlerde şimdi 50-60 hatta 70 katlı bloklar gökleri deliyor... Yani TV'lerde dakkabaşı! yayınlanan,"tarım arazilerimize sahip çıkalım", "ülkemizin geleceği niteliğindeki tarım arazilerinin yok olmasına izin vermeyelim" gibi teraneler düpedüz yalan...





İşte bu bloklar birkaç yıl içinde yıldırım hızıyla inşa edildi ve nedense yerleşim bir türlü gerçekleşmedi. Daha doğrusu inşaat faaliyeti bıçak gibi kesildi. Bunun nedenlerini araştırıyordum,  konuyu bilen bir kaynağa sordum, bakın neler anlattı:

-Oooo, orada o kadar büyük bir rant paylaşımı var ki... Kapanın elinde kalıyor... Biliyorsunuz o araziler daha önce köylerin meraları, tarlaları niteliğindeydi, ama ufuktaki rant başta uzatmalı Belediye başkanı! Olmak üzere iktidar partisi ve yandaşlarının iştahını kabarttı... Bu civarda sadece birer ikişer katli villaların inşaasına izin verilirken imar Planı bir gecede değiştirildi ve bir zamanlar buğday başaklarının rüzgarla nazlı salındığı bu verimli topraklarda o betondan gökdelenlerin pıtırak gibi yeşermesi sağlandı.

-E, tamam o zaman korkunç bir rant sağlanmış bu arazilerin sahiplerine... Belediye de bu işten sebeplenmiştir mutlaka.

-Olur mu yahu? Doyar mı haramzadeler?

-Başka ne istiyorlarmış?

-O gökdelenlerin bütün altyapı işlerinin kendilerine ait bir firma tarafından yapılmasını... Anlayacağın voliyi bir de oradan vurmak istiyorlar... Neyse işte buna da evet dedi Müteahhitler ve verdiler altyapı işini o yandaş firmaya... Fakat firma verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı ve sözleşmesi feshedildi.

-Sonra ne oldu peki?

-İşte ne olduysa ondan sonra oldu... Gökdelenlerin bütün kaba ve ince işleri tamamlanmış, sıra diğer altyapı işlerine gelmişti. En önemli iş binalara doğal gaz getirilmesiydi ve bu şu anda mümkün olmuyor çünkü Büyük Şehir Belediyesi taş koyuyor.

-E, ne olacak peki şimdi?

-Ne olacak kışın ortasında, ayazda binalar ısıtılamadığından, parkeler kabarmaya başladı, sıra yakında seramiklere fayanslara da gelir onlar da bir bir dökülmeye başlar...

-E, buna kim dur diyecek? Şikayet mercii filan yok mu?

-Amma komik sorular soruyorsun yahu... Kimin eli kimin cebinde belli mi? At izinin it izine karıştığı bir ülkede yaşıyoruz, Cumhurbaşkanının kaçak sarayda yaşadığı bir ülkede sen adaleti ara ki bulasın! Hem yüksek yargı organlarının başkanları büyük şehir belediyesine niye davet edildiler sanıyorsun?

-Niye?

-Niye olacak, şikayet filan olursa bizim yanımızda durun demek için...

-Oooof of.

-Of ki ne of...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...