Ana içeriğe atla

Annemle Ortaya Karışık








Nilay’ın annesi için kaleme aldığı güzelim kitabını (*) bu akşam bir solukta okudum... Nilay KaraelmasAnnemle Ortaya Karışık”ı ne kadar akıcı yazmış, nasıl sıcacık anılar ve fotoğraflarla süslemiş, hele o muhteşem yemek, kurabiye, pasta tarifleri?
O kadar sevimli bir kitap olmuş ki, insan elinden bırakamıyor...

Nurten Hanım sanki mutfaktaymış, radyoda çalan Zeki Müren’in ‘Bir Demet Yasemen’ine keyifle eşlik ederken enginar ayıklıyormuş gibi geldi bana... Fırından yeni çıkarılmış kedi dillerinin buram buram vanilya kokusunu, lezzetini damağımda hissettim, hatta şu cam tabağa alınmış olanlar büyük olasılıkla Abdullah Efendiye ayrılmamış mıydı?

Kitap aynı zamanda 50’lerin, 60’ların Ankarasından haber veren harika bir sosyal yaşam derlemesi... Kızılay, Demirtepe, Hanımeli Sokak’ta iki oda bir salonlu kiralık evlerde geçen yaşamlar, erik, kiraz, elma ağaçları ile bezeli bahçelerde koşturan çocuklar... Ulus Sinemasında haftalarca gösterilen “Batı Yakasının Hikayesi”, Ankara Sanat Tiyatrosunda bir sezon kapalı gişe oynayan “Ayak Bacak Fabrikası”. Akşam ya da Milliyet Gazetelerinin hiç kaçırılmayan Çetin Altan sütunları, Hoş Memo, Fatoş bantları... Kocabeyoğlu Pasajındaki Sümerbank’tan alınan kumaşlarla dikilen kıyafetler. Bayramların vazgeçilmez ikramı ahududu likörü yanında hindistan cevizli “Elit” şekerlemesi, misafir için büfede bekletilen Yaka, Bahar, Yeni Harman sigaraları... (**)

Nilay’la neredeyse aynı yıllarda birbirine yakın sokaklarda oturmuş, benzer yaşamları paylaşmışız... Kitap benim yaşamımdan da pek çok sahneyi canlandırıverdi aklımda... Babam Servet Alev’in  ağabeyimle beni görmek için, her öğlen Ulus’taki Ziraat Bankasından çıkıp Hanımeli Sokaktaki evimize yürüyerek gelip gidişi, annemin işten çıkışını, apartmandaki ayak seslerini dinleyerek dört gözle bekleyişlerimizi...
Mahallede abiler, ablalarla akşamları birlikte dinlemek için iple çekilen radyo programları... Radyo Tiyatrosu (Efekt Ertuğrul İmer), Dilek Pınarı Programları (Şimdi Adamo’dan dinleyeceğiz, Heryerde Kar Var)

Ah yaşam, ne kadar güzel, ne kadar uçucusun, ama yine de şanslıyız işte, aklımızda kalanlar için...
Sevgili Nilay iyi ki yazdın, Nurten Hanımın anısı önünde sevgiyle eğiliyorum...

(*) Annemle Ortaya Karışık, Nilay Karaelmas
Alter Yayınları
www.alteryayinlari.com

alteryayincilik@gmail.com
(**) http://bennursunerel.blogspot.com/2010/09/hanimeli-apartmani.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...