ABD’nin, Başkan Bush aracılığı ile Irak lideri Saddam ’a “suyumu bulandırıyorsun! ” Dediği günlerdi... -Eh, sözde müttefikin yanında ezeli-ebedi komşunun lafı mı olur? Bizimkiler de hemen ABD’nin dümen suyuna girdiler. Oysa Bülent Ecevit ’in “ gazeteci kimliği ” ile Bağdat ’ gidip Saddam ’la görüşüp, kapsamlı söyleşisini Milliyet ’te (*) yayınladığı sayfalar tam bir ders niteliğindeydi. Dinleyen var mıydı ki? Ok yaydan çıkacaktı yakında. “Saddam yönetimi kimyasal silah üretiyormuş. Bunlar öyle silahlarmış ki, taaaa Bağdat’tan ateşlense, Ankara’ya kadar ulaşabilirmiş...” tarzında haberler yapılmaya başlandı. Hele Hürriyet , krokilerle süslü uydurma manşetleriyle başı çekiyordu. Oysa pek çok batılı, hatta Amerikalı uzman (**) Birleşmiş Milletler ’e kimyasal silah iddiasının doğru olmadığını kanıtlayan raporlar sunmuştu. Ama ABD kafaya koymuştu bir kere... Devirecekti Saddam’ı. Yıllar sonra İngiliz Başbakan Tony Blair ’den gelen, “ Bağdat’ta g...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.