Ana içeriğe atla

Nesli tükenen insanlar... Gulsin Onay mesela




Sanırım bunların başında ünlü piyanist Gulsin Onay gelebilir. 

Bütün iyi özellikler ve iyilik özellikleri aynı insanda toplanabilir mi? 


Oluyor valla, ama böyle insanlar o kadar azaldı ki, üstlerine titremek lazim bence...


Bir kere müthiş bir virtüöz... Bu aslında beni aşar, müzik konusundaki değerlendirmeleri otoritelere bırakmalı ama dünyaca bilinen gerçek o ki, eşsiz bir piyano üstadı, belki de “tuşların hanımefendisi” demek mi daha doğru?


Ya paylaşımlarındaki cömertlik? İnsanların birbirinden fersah fersah uzaklaştığı bir dönemde bu kadar mı öğrenci yetiştirilir? Bu kadar mı verici olunur ve takdir edilir genç yetenekler?


Kadirşinaslığına ne demek gerekir acaba? Konser sonrası,  piyano akortçusundan fotoğrafçısına, sponsorundan asistanına en zarif sözcüklerle teşekkür eden bir dünya starı var mı? “Bis”lere hiç reddetmeden alçakgönüllülüğüyle cevap verişini, seyirciyle zarif diyaloğunu hiç saymıyorum.


Peki bir kadın bu kadar güzel olabilir mi? İçindeki güzellikler böyle mi yansır o gül yüze? O nasıl sevimli bir gülüş? Sıcacık içten bir bakış? 


Hele hele, kumaşından dikişine, taşıyışına belli ki kendi seçimi olan giyimindeki o zerafeti söylesem ne dersiniz?


Peki, o güzelim ses tonu? Kusursuz diksiyonu? Oh, ona kulak vermek nasıl hoş duygular uyandırıyor değil mi insanda? Sanki suya kristalden damlalar dökülüyormuş gibi... “Aman o konuşsa da ben saatlerce dinlesem” diye geçmiyor mu içinizden?


Bu yazı aslında hiç bitmez, aile ilişkilerini de konu etmeli mesela... Yaşını almış anne babaya gösterdiği sıcak, yapmacıksız ilgi? Her programına onları pamuklara sarar gibi özenle taşıyışı kimde var?


Gulsin Onay’lara özen gösterelim, onları sevmek yetmez, gözbebeğimiz gibi koruyup saklayalım olmaz mı?

https://youtu.be/4pv4ADMmG9U


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...