Bu Blogda Ara

Pazar, Eylül 05, 2010

Profumo olayı... Geçmişten bir seks skandali sayfası

 

 
Aşk, dokunmak, özlemek, sevmek, tutku... Bu duygular, yaşayan (!)  herkes için neden bu kadar vazgeçilmezdir? İyi de, insan ne için vardır şu kısacık yaşamda? Para mı, güç mü ister, yoksa tanınmak, sosyal statü sahibi olmak mı önemlidir insanoğluna? Ya da bir an gelir, her şey geride alıp “tensel beklentiler” mi ön plana geçer? Peki, basit bir dokunuş nasıl olur da tüyleri diken diken edebilir? Ya o bir çift göz? Nasıl olur da dünyadaki o milyonlarca gözden farklı bakabilir insana? Sokaktaki insan için bu duygular beklentiler çok “olağandır” da, neden “siyasetçi”ye çok görülür? En önemlisi, “aşk skandallarında” olayın iki tarafından biri olan erkekler neden çoğu kez hoşgörülür, hatta bu işten prim kazanır da... Kadın toplum tarafından adeta lanetlenir? 
Peki, madem ki insanlık yüzyıllardır kendini “aşk tsunamisi”nden,sonunda ölüm dahi olsa bir türlü kurtaramamış, o halde neden hala boşa kürek çekilmeye devam edilir? Asıl amaç, insanların “robot gibi yaşamasını” öngörmek, bunu alkışlamak mıdır? Yani şu mu denir: -Otur oturduğun yerde. Ortalama insan gibi yaşa. Sadece ihtiyaçlarını karşıla. Hayallerin, duyguların, beklentilerin olmasın. Hele hele diğerlerinden farklılığın asla ama asla olmasın. Standart bir robot gibi yaşa. Ödül ise şöyle vaad edilir: -Bizim öngördüğümüz gibi yaşarsan, öbür dünyada sana zaten cennet bahşedilecek... O zaman gel keyfim gel diyecek, ondörtlük huriler, hatta ve hatta kevser şarapları ile taltif edileceksin. Bugünlerde Türkiye’de “istifa” ile sonuçlanan bir aşk skandalini tartışıyoruz. Yani Deniz Baykal-Nesrin Baytok olayını. Oysa geçmişteki örnekleri o kadar çok ki... İşte İngilterede, 60’lı yıllarda yaşanan Profumo Skandali (*...) John Profumo, Oxford mezunu, “Baron” ünvanı taşıyan, İngiliz kabinesinde “Savaş Bakanı” olabilmiş, para-pul, statü ve güç sahibi, soylu bir İngilizdir. Güzel, alımlı, üstelik de aktristlik kariyeri olan Valerie Hobson ile evlidir...
John-Valerie Profumo John-Valerie Profumo
Mutlu çift, 60’lı yıllarda Londra sosyetesinin parlak ve renkli dünyasında yaşarken, kader John Profumo’ya “dünyanın en eski” oyununu oynamaktadır. Profumo, bir gün, bir dostunun evinde tek başına bir partiye katılır ve orada “şahane” bir gençkızla tanışır, Christine Keeler ile... Christine 19 yaşındadır, üveybabasının tacizlerine ve parasız yaşam koşullarına mahkum olduğu kasabadan kaçmış, gözkamaştırıcı güzelliğini kucaklamaya hazır Londra sosyetesinin şefkatine sığınmışır. Üstelik de ne cömerttir bu Londralı erkekler... Anlık buluşmalar, saatlik sevişmeler için bile Christine’e “delice rakamlar” üzerinden ödeme yapmaya hazırdırlar. Chirstine bir anda “taşralı kız” tutumunu terk eder ve “call girl’lüğe terfi eder.. 1961 yılı sonbaharında Londra ona tutkun erkeklerin savaşına sahne olmakta, bu işten en büyük parsayı da Christine’i pazarlayan Stephen Ward toplamaktadır. 60’lı yıllar aslında soğuk savaş yıllarıdır, Demir Perdenin odağı “Sovyetler” “en büyük düşman” durumundadır. 


Ne yazık ki, Christine Keeler’in randevu listesinde en sık yer alanlardan biri İngiliz Savaş Bakanı John Profumo iken, diğeri de Rus Ataşe Eugene Ivanov’dur... Bu bilginin kamuoyuna sızması ile birlikte şu soru oraya atılır: -Acaba Christine, bu ikili arasında “bilgi alıverişi”ne de mi aracılık etmektedir? Oyunun bundan sonrası bilindiği gibi cereyan eder... Profumo ilişkiyi önce reddeder, sonra kabul edip, görevinden istifa etmek zorunda kalır. Keeler ise bir sebep uydurulup 9 ay hapse mahkum edilir. Öykünün en inanılmaz, en olağanüstü sayfası ise Profumo’nun karısı Valerie’nin tutumudur, yaşamlarının sonuna değin kocası John’un yanında kalır, üstlelik de olay üzerinde 40 yıl boyunca tek keime bile etmez. E, bugün acaba filmi geriye sarabilsek ve John Profumo’nun oyundaki rolünü Valerie’nin oynamasını sağlayabilsek ne gibi sonuçlara ulaşırdık sizce? Düşünsenize John, karısını affedip, ömrünün sonuna değin ona sadık kalabilir miyd? Hele Valerie, skandalin izlerinin biraz sararıp unutulmasının ardından katıldığı hayır faaliyetleri nedeniyle Kraliçe Elizabeth tarafından saraya davet edilip “Britanya İmparatorluğu Kumandanlık Şeref Rütbesi “ nişanıyla taltif edilir miydi? Ya dönemin Başbakanı Thatcher onu “Milli Kahraman” ilan eder miydi?

(*) An Affair of State: The Profumo Case (**)John Profumo - Peter Kinsley

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ata’nın Kolibası

Geçenlerde yolum Söğütözü’ne düştü, pek çok bakanlığın, resmi kurumun, AKP ve CHP genel merkezinin hatta büyük alışveriş merkezlerinin bulun...