Yahu ne felaketmiş şu eve tıkılıp kalmak? Zaman zaman; - “ Yok canım, bu bir kabus, bal gibi kabus, gerçek olamaz, nasılsa uyanırım yakında” Diyorum kendi kendime, ama binlerce, milyonlarca insan, ya da tüm dünyalılar aynı anda, aynı kabusun bir parçası olabilir mi? Düşünüyorum da, acaba bugüne kadar buna benzer bir durum yaşamış mıydık hiç? - Hımmm bir düşüneyim bakayım... Bir kere nüfus sayımları vardı, o Pazar günü itirazsız sabahtan akşama değin sokağa çıkmak yasaktı. Ne saçma uygulamaydı, neyse ki sonunda vazgeçtiler. -Peki başka? -Bunun dışında galiba 12 Eylül Döneminin Sıkıyönetimlerce ilan edilen sokağa çıkma yasakları vardı... “İkinci bir emre kadar sokağa çıkılması yasaklanmıştır...” anonsları filan.... Ama dur, bir dakika, onlar galiba hep gece 24.00 itibarıyla yürürlüğe giriyordu öyle değil mi? Gençlik yıllarımızın en güzel günleriydi de çok takmazdık ama, şu ”mecbur olmak” var ya... Diyelim ki arkadaşlarla bul...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.