Ön not: Ne güzeldi eskiden seyahatlerimiz. Pandemi filan yoktu, hele hele kur patlaması da yaşanmamıştı… Sizlerle o güzel günleri paylaşayım istiyorum Pazar kahvenizi içerken. N.E. Bütün gece yağmur yağdı. New York' a mahsus kesintisiz siren sesleri ise dün gece yoktu nedense. Jetlagı (*) atlatamayıp TV’lerde ne kadar haber, dizi, talkshow varsa izledim. -Hay Allah, ne olacak bu Amerikanın hali? New Yorklular da bu yüzden mi kendilerini viskiye vurdular acaba? Ne yağmurdu ama... Şemsiyeler gündüz de dayanmadı, kahvaltı için arkadaşlarımızla buluşmaya çıktık, bizim bir gün önce de takıldığımız kafeye gelecekler. Girip oturuyoruz. -Aaa aynı karı koca değil mi? -Evet dün de buradalardı (onlar da bizim için aynı şeyi düşünüyorlardır!) -Evet ama bu bizim burada geçireceğimiz topu topu son 72 saatten biri, oysa onlar belli ki buralı, baksana köpekleri ayaklarının dibinde. “Yaşlı çift yanyana kahvaltı ediyor. Ne var bunda diyeceksiniz?” İkis...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.