Korkuyorum dostlar, bu karanlık zihniyetten çok korkuyorum, lafı dolandırmadan söyleyeyim: -Ülkede kimi karanlık güçler, aydınlığı karartmak, bireyleri çağdaş yaşamdan alıp ortaçağa geri götürmek, hele hele kadınları düşünsel ve fiziki anlamda “köşelere kapatmak” istiyor, bunun için büyük çaba ve kaynak harcıyorlar. İstanbul Sözleşmesi nden bir kalemde çıkmak, kamuoyuna bu kararı, “ ilerisini gerisini tartışmayın ” diye dikte etmek başka türlü nasıl değerlendirilebilir? Ramazan’ ın ilk günü, ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu televizyonda, “ süslenmek, oje sürmek, makyaj yapmak orucu bozar mı? ” Konusunu işlemişti. Ben de bundan söz eden bir yazı paylaşmıştım. (*) Yazımda bir İslami (?) siteden imla hatalarını düzeltmeden! alıntıladığım şu paragraf yer almıştı: “Güzelliğinizin, Cinselliğinizin, Dişiliğinizin, kullanım hakkı, sadece ve sadece kocanıza aittir, Güzelliğinizi, Cinselliğinizi, Dişiliğinizi, Şıklık, Sosyal Hayat, Sosyal Yaşam, Çağdaş yaşam, Modern yaşam, Özgür yaşam, gibi kavr...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.