Ana içeriğe atla

Ağız tadıyla bir grip bile olamadık!!!



-Öhhö, öhö, öhhö...

Durun yahu, niye öyle dehşete düşmüş gibi fırlayıp yanımdan  uzaklaştınız? Korkmayın, sağa sola kaçışmayın, kovit movit değilim, vallahi değilim...

Geçen gün hafiften boğazım ağrıyordu, malum havalar bir tuhaf. Bir bakıyorsunuz bahar dalları silme çiçeğe bürünmüş,  ertesi gün pencereyi açtığınızda, sert esen rüzgarla içeri kar taneleri giriyor. Neyse işte, ne diyordum? Hafif bir boğaz ağrısıyla uyandım, aldı mı beni bir korku? Kendimle hesaplaşıyorum:

-Ya kovitsem? Ay kimlerle görüştüm son zamanlarda? Sütçü gelmişti de hani bekletmemek için maske takmadan koşuvermiştim ya kapıya? Ondan kapmış olabilir miyim?

-Yok sanmam, adamcağız sütü tencereye doldurup kapı eşiğindeki tabureye bırakmıştı, sen de ona parayı lastikle sarıp, fırlatmamış mıydın? Hatta sütçünün kafasına denk gelmişti, ortalığa saçılmıştı ya paralar. 

-A, evet uzak durmuştuk sütçüyle. Sen de  öyle bir konuştun ki duyanlar ortalığa 128 milyar lira  saçılmış sanacak. Demek ki ondan kapmadım.  Ama sonra da oğlum gelmişti...

-Canım aylardır görmüyordun çocuğu, yüzünde maskesiyle içeri girer girmez, elini yüzünü sıcak sular, sabunlarla yıkayıp, ta salonun öbür ucundaki koltuğa ilişmedi mi çocukcağız? O aranızdaki upuzun mesafeden dolayı birbirinizle haykırarak konuşmadınız mı? Hani o, “anne yahu, sen ne diyorsun bu kaybolan 128 milyara?” diye sesleniyor, sen, “Ne? Paranı mı kaybettin? Ben parayı arka cebinde taşıma diye hep söylememiş miydim?”  diye bağırıyorsun... İkinizin de, ne dediği anlaşılmıyordu hani... Boğuk boğuk konuşuyordunuz... I-ıh,  ondan da bir şey olmaz. Başka kiminle görüştün?

-Komşu Ayşe Hanım uğramıştı bir de... Ramazan başlıyor diye kendi yaptığı pideyi getirmişti.

-Ama onda maske vardı, içeri buyur etmiştin, kapıdaki tabureye ilişmişti, ikiniz maskeli maskeli,  bir çift laf edelim derken  siyasetten girip dedikodudan çıkmamış mıydınız? 

-Evet evet, nasıl da güldürmüştü beni... Jandarma, sitemizin başkanına geçen gün bir evrak getirmiş, hanım camdan bakıp da jandarmayı görünce, emekli amiral eşine seslenmiş, “hadi valizini hazırla seni almaya geldiler” diye... Meğer o evrak, sadece sitede geçen yıl çıkan anız yangınıyla ilgili değil miymiş?

Ya, işte böyle, kovit  insanın aklından bir an bile çıkmıyor. 

Zaten bunlar sadece birer varsayımdı, üstelik sabah ağrıyan boğazım öğlene doğru geçti. Ben de unuttum gitti pandemi kabusunu...

Şimdi bir an eskiye daldım da:

Ah, neydi o günler. Hani üşütürsün, sesin biraz değişir, hafiften burnun akar, arada bir öksürür, halsiz halsiz yatarsın evde... İşten kaytarmışsındır, nazlanır durursun. Ev halkı seni şımartmak için seferber olur, bir yandan ıhlamur kaynatılır, bir yandan ocağa o çok sevdiğin, tavuk suyuna bol limonlu şehriye çorbası konulur. Yıllardır elinden düşürmediğin, her seferinde seni kahkahalarla güldüren kitap Çarın Çizmeleri de başucunda... Televizyonun karşısında kanepeye uzanır, uyuklarsın:

Ya işte böyle, 

-Ağız tadıyla, korkmadan bir grip bile olamadık!!!


(*) Mikhail Zoşçenko, Rus Yazar 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...