Hayatımızın bu döneminde Corona denen musibeti yaşamak da varmış. Resmen “ mapusluk .” Yıllarını cezaevinde hele hele hücrede geçirenler bıyık altından gülüyordur ama ne yapalım ki insan bu, her daim “ ben benci ”... Gerçi çok sevdiğim Ertuğrul Kumcuoğlu ’na göre bizler hiç olmazsa bahçede gezebildiğimiz için “ yarı açık cezaevi mahkumu ” sayılırmışız... Şaka bir yana, saçma sapan kurallar var... - 65 yaşın üstündekilerle 20 yaşın altındakiler dışarı çıkamazmış. -Neden efendim? -Onlar kendilerini koruyamazmış! Sanki diğer yaştakiler koruyabiliyor da... Korku dağları bekliyor: -Ya bulaşırsa? Çok mu ağır geçiririm? Ya evdekilere de bulaştırırsam? Ay o Covit 19 geçirmiş doktor neler anlattı öyle? Nefes alamamak. Ciğerlerin kösele gibi oluşu, ateş, dur durak bilmeyen ishal, bilinç kaybı... Of of of... Ölmek bile zor anlaşılan... Yaş sınırlamasına takılmasan da dışarı çıkmak öyle zor ki, maske ve eldiven takacaksın, arabaya başkası da binecekse arkada oturacak. Mark...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.