Metin Uca artık aramızda yok… -Peki, O’nun bu dünyada bizlere vicdan yükü olarak miras bıraktığı, “ ödenmemiş haklarını ” kimler savunacak? -Bilemiyorum doğrusu, neden mi? O’nu tanıyan, tanımayan pek çok kişinin fotoğraflı paylaşımları, gülerek ya da bir kaç damla gözyaşı dökerek dile getirdikleri anılar filan yavaş yavaş seyrekleşecek, gün gelecek o paylaşımlar artık solacak, gündemden de belleklerden de silinip yok olacak… Gerçekçi olursak, sizce de öyle değil mi? Neyse ki “ söz uçar gider yazı kalır!” Hem de çivi yazılarından, mağara resimlerinden bu yana bu böyledir. O’nu çalışma arkadaşlarından dinlediniz, okudunuz… Ben de bir kaç anektod anlatmıştım. (*) O Metin Uca ki, keskin zekası, siyasi hiciv yeteneği, okyanusları yutarcasına okuma merakı, yazıyı ve görüntüyü kullanmadaki mahareti ile bilinirmiş, dostlarını el üstünde tutar, onlarla sofrasındaki, bilgi dağarcığındaki her şeyi paylaşmaktan çekinmezmiş… Üstelik yaşadığı tüm zorluklara karşı...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.