Ana içeriğe atla

Yalçın Küçük’le karşılaşma

 



 

Sonbaharın hüznü çöktü içime… 


At kestanelerinden, akasyalardan şimdilerde dökülüp, rüzgarla Ankara sokaklarına savrulan kuru yapraklar aslında yitirdiğimiz ve söylemesi çok zor ama “yitirmek üzere olduğumuz” güzel insanları anımsatıyor… 


Geçenlerde Soner Yalçın’ın “Kayıp Aranıyor” yazısı (*)  üzerine Yalçın Küçük aklıma düştü. Kitaplıkta epeyce aradıktan sonra arka sıraya düşmüş önemli eseri,  “Türkiye Üzerine Tezler”i buldum, yeniden bir gözden geçireyim dedim. Üç ciltlik kitabının ilk baskılarında kaleme aldığı “işaretler” başlıklı yazısını sonraki baskılarda da tekrarlamış,  demiş ki:


“…Bir daha bu kadar dürüst ve bu kadar yeni düşüncelerle yüklü bir ansiklopediyi yazamayacağım kabul ediyorum. Dağda, zindanda, konaklarda, soran evlerde, en çok okunan, ansiklopedidir, zor yerlerde, koyu kapaklarının elden ele geçişle, yıpranmış, kırlaşmış, formunu yitirmiş eski hırkalara döndüğüne pek çok kez tanık oldum…

Okunmaktan eskimiş ve yıpranmış ansiklopedileri görmek, sönmemiş bir aşkın kıvılcımını duymaktır, bana oluyor.  Buna seviniyorum, sevindiğim bir başka nokta ise, özellikle yeni, zengin ve vakıf üniversitelerinin  lüks kütüphanelerine hala sokulmamalarıdır. Üniversiteler benim kitaplarımı rakip olarak görüyorlar ve haklıdırlar. Ancak ben üniversiteleri kendi rakibim olarak görmüyorum çünkü yazdıklarımın rakibi, henüz yazamadıklarımdır…


-Peki bir daha yazabilecek mi? 

-Sanmıyorum…


Fikir adamı, kalem ve söylem ustası Yalçın Küçük’ün yaşamı boyunca kaç kez hapse girip çıktığını doğrusu ben sayamadım. En son Ergenekon’dan içeri alınmıştı, o gün şöyle demişti:

 

“Şubat 2011’de rejim değişmiştir. İslami faşizm hakimdir artık. Önce paşaları aldılar. Sonra yargı ve şimdi de basın. Artık Türkiye’de şubat 2011 itibariyle bir iç savaş başlamıştır. İki taraf vardır. Bir tarafta Cumhuriyet, karşı tarafta İslami faşizm.

Galip geleceğiz…”



Türkiye Üzerine Tezler dizisi için, “bir daha bu kadar dürüst ve bu kadar yeni düşüncelere yüklü bir ansiklopediyi yazamayacağımı kabul ediyorum” demişti ya…


-Ne yazık ki yazamayacak, bunu biliyorum. 


-Nereden biliyorsun? 


Diye sormayın… 


Türkiye Üzerine Tezler’in sayfalarında biraz daha gezinip, kapağını kapattım, çantama koydum. 


Benliğimi kaplayan kül renkli hüzünden, beynime üşüşen kapkara düşüncelerden biraz olsun kurtulayım istedim, kendimi dışarı attım. Kaldırımları halı gibi kaplayan kuru yapraklara basarak çıkarttığım hışırtıyı dinleye dinleye sokaklar boyunca yürüdüm. 


Sonunda varmak istediğim noktaya vardım, Yalçın Küçük’ü görmeyi çok istiyordum, sonbaharın zayıf güneşi altında dinlendiği bahçeye girdim, eşi Temren Hanım vardı


Türkiye Üzerine Tezler’i çantamdan çıkarıp uzattım, kitabı bana ve ağabeyime Temren Hanım imzaladı, Yalçın Küçük sadece bir X işareti koyabildi…


Yüksek demir çitlerle çevrili bahçenin dışında rüzgar şiddetini artırmıştı, yapraklar daha hızlı dökülüp savrulmaya başladı, yağmur gelmeden oradan ayrılmak, kopmak istedim, hep kilitli duran demir kapıyı açtılar, koşar adım dışarı çıktım…



(*) https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/soner-yalcin/kayip-araniyor-4-7842855/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

Yekta Güngör Özden’e geçmiş olsun

Geçen hafta Anayasa Mahkemesinin eski başkanlarından Yekta Beyi ziyaret etmiştik. Bugün öğrendik, küçük bir ev kazası yaşamış, ameliyat olmuş, iyiymiş. Kendisine acil şifa diliyoruz.  Aslında Ankara’da gündem o kadar yoğun ki, Yekta Beyle yaptığımız söyleşiyi bu sabah kayda geçiriyordum tam, o anda başka konular araya girince yarım bıraktım…  O halde şimdi tamamlayayım: “Güngörmüş” dostlarla bir araya gelebilmek, yakın tarihin sayfalarını gözden geçirebilmek ne kadar büyük bir şans. Geçenlerde Ali Bilge  ve Feyzan Erel ile birlikte Anayasa Mahkemesinin eski başkanı Yekta Güngör Özden’i ziyaret etmiştik, sohbetimiz sırasında notlar aldık, “ yazabilir miyiz anlattıklarınızı ?” Diye sorduğumuzda, “istediğinizi yazın” yanıtı vermişti. İşte o gün bugünmüş…  Yekta Güngör Özden ’in o gün söylediklerine şimdi biraz kulak verelim mi? SORU: Ülkede büyük bir gerilim yaşanıyor şu anda. Aydınlar, gazeteciler politikacılar tutuklanıyor, herkese gözdağı veriliyor, nas...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...