Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Koncalar koparılmasın! (2) Kadını koruyalım…

Konca yaşamdan koparılalı çok oldu, derdimiz şimdi yeni yeni açan goncaların, güllerin vahşice yok edilmemesi, kızlarımızın kadınlarımızın gülen yüzleriyle, aydınlıklara doğru yaşam sürdürebilmesi.  Peki her yıl yüzlerce-binlercesi baskı altında tutulan, eğitimine engel olunan, küçücük yaşlarda evlendirilip eve kapatılan, bunlar da yetmediyse şiddete uğratılan, vahşice katledilen kadınımızın hakkını  kim koruyacak? Kadını “erkeğin eşiti” kabul eden, onurlandıran, yücelten “ medeni yasaların” geçmişi Cumhuriyet’le yaşıt, gelgelelim günümüzde kadını aşağılamayı hatta yok etmeyi hedefleyen vahşi çığlıklara niçin giderek artan boyutta tanık oluyoruz? -Nedir bunun sebebi?  -Cahiliye dönemine geri mi dönüyoruz? -Ne yazık ki evet…  “ Konca’yı yaşamdan koparıp atanlar, ” kendileri eğitim almadıkları gibi, kadınının eğitilmesine bile dayanamayıp karşı çıkıyorlar. Sözde! “kurallarına göre yaşamak istedikleri Kur’an-ı Kerim” i bile, uygulamada eğip bükerek kendi ...

Koparılan bir Konca… Konca Kuriş’i anmak… (1)

Siyasi ortamın toz dumanı arasında, üstelik de haftalardır deprem-sel felaketine odaklanmışken insanın bir an bile dönüp geriye bakma fırsatı olmuyor. Siyaset sahnesinde Hüda-Par, Hizbullah ve AKP bir arada konuşulurken Konca Kuriş’i düşündüm. Ülkenin en muhafazakar yörelerinden birinin tutucu, ezici, boğucu atmosferinde, kendi kendini eğitirken kitaplar deviren, Kur’an-ı Kerim’i defalarca hatmeden Konca’yı…  “ Kadının var oluşunu, geçmişini, geleceğini, yarından beklentilerini sorup sorgulayarak  kendini yeniden var eden, Mersin’de bir yıldız gibi parlayan bu beş çocuk annesi güzel kadını, sırf -Kur’ana bağlı kalalım- dediği için işkenceyle yok eden gözü dönmüşler, Konca’dan, kadınlardan ne istiyordu?” diye düşündüm… O kanlı katillerin din kisvesi ardına saklanarak ne istediği malum, kadını yok etmek, görünmez kılmak, etkisizleştirmek…  Peki ama Konca ne istiyordu? “Müslüman bir kadın olarak haklarımı istiyorum.Bugünkü Kur’an meallerindeki hatalardan çok şikayet...

Darbeyi dost bildikleri vurdu!

  Büyük deprem sadece 10 kenti değil, tüm ulusu mahvetti, ama ne var ki    “ateş sadece yine düştüğü yeri yaktı…”  Hem de öyle bir yaktı ki, yeniden toparlanıp ayağa kalkmak sadece depremzedeler için değil hepimiz için çok zor olacak. Asla unutmayacağımız bu acıyı  şu anda  hep birlikte yaşıyoruz, içtiğimiz sudan, başımızı koyduğumuz yastıktan, üstümüze çektiğimiz yorgandan bile utanıyoruz. Gülümsemek şurada dursun, geleceğe dair umut beslemek artık çok zor, hatta imkansız.  B eynimizde  s ürekli   çınlayan soru şu:   -Depreme nasıl oldu da böyle hazırlıksız yakalandık ?   B u felaketin geleceğini bile bile nasıl gafil avlandık?     Peki bu soruyu biz kendimize sora sora nereye varabiliriz?  “ Yapabileceğimiz ne vardı da yapmadık ? ”  sorusunun muhatabı biz miyiz? Yoksa başımızdakiler mi?   Ama başımızdakiler “ kader planı”  diyorsa, Cumhurbaşkanlığının  R esmi  S itesinde vatandaşın, Erdoğan’...