Hani, “ bir kere gazeteci, daima gazeteci! ” Derler ya... İşte benimki de o hesap... Evimde huzur içinde müzik dinleyip, kitap okuyordum, hatta zaman zaman keyifle tığımı elime alıp, dantelimi örerken,kanaviçe dergilerimi karıştırıyordum... Tam da köpüklü kahvemi yudumluyordum ki, “bize yazı yazsana ” diye bir teklif geldi muhalif.com.tr’den... Yerimden hemen fırlayıp kalktım, “ne yazayım, ne yazayım? ”diye düşünürken, aşağıdaki yazı (*) döküldü kalemimden. Bilmem siz ne dersiniz? İlk yazı... Geçenlerde “yapıcı gazetecilik ” ( constructive journalism ) üzerine bir makale okudum. İnsanlara sadece eleştiri yerine, çözümleri de içeren daha kapsamlı metinler, sunulması savunuluyordu. Çok hoşuma gitti... Ben de “ ilk buluşmamızda böyle yapayım ” dedim. Ne dersiniz? Şu 104 amiral duyurusunu ele alalım önce. Dile getirdikleri görüşler, ilgili bakanlıklarda ve Külliyede ciddi takdir gören amirallerden 10 kişilik bir temsilci grubu Ankara’ya davet edilmiş, yetkililerle toplan...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.