Acı haberi meslektaşım Yusuf Yalkın verdi, (Kadir Şengün ölmüş, üstelik öldüğü günler sonra farkedilmiş!) donup kaldım.
Oysa Sıhhiye’de birbirine yakın sokaklarda oturmuştuk, ağabeyim Mehmet Alev’in Atatürk Lisesinden arkadaşıydı, yıllarca pek çok gazetede birlikte çalışmıştık ama ben ailesinden hiçkimseyi tanımıyordum, tek bildiğim ayrıldığı eşinden olan kızı ve oğlunun Belçika’da yaşadıkları ve babalarına “bizi öyle sık sık arama, biz iyiyiz” deyip, irtibatı kestikleriydi. .
-E, peki, evinde günler önce yaşama veda eden, kimselerin artık yokluğundan haberdar olmadığı (hoş, varlığını da bilmezdi pek çokları) Kadir’in ölümü ailesine nasıl haber verilecekti?
Neyse ki “kaçınılmaz son” karşısında hemen harekete geçiliyor, yapılacaklar yapıldı, meslektaşımız bu sabah erken bir saatte, pek az kişinin katıldığı törenle toprağa verildi. Kadir artık yok!
![]() |
Oğlum Ali’nin düğünündeyiz |
Oysa yıllar içinde acı-tatlı neler neler yaşadık, ne sırlar paylaştık, ne çok habere imza attık, ne haksızlıklara uğrayıp, kimi zaman da nasıl ödüllendirildik… Hep söyledim:
-Kadir’in anılarını birisi kaleme alsa, çok önemli fotoğrafları vardır hele onlar düzenlense, bir kitabı yapılsa diye, olmadı.
Zirvedekiler, paralı pullu insanlar varken, alçakgönüllü, afrası tafrası olmayan, safça tarafları da biraz ağır basan Kadir’in anılarını kim ne yapsın?
—-Özal’ı boşver şimdi—-
Özal’ların kira evi Fotoğraf: Kadir Şengün
Anadolu Ajansında çalışmaya başlamıştım, meslek büyüğümüz, rahmetli Barış Kaşıkçı gençlere, bana ve Ümit Zileli’ye çok destek oluyordu. O yıllarda ekonomiyi Başbakan Yardımcısı olarak yöneten Turgut Özal ile sıkı bir diyalog geliştirmiştik, Ajansın öneminin farkındaydı, herkesle tek tek konuşması yerine, bizim sorularımıza verdiği yanıtlarla bütün gazetelerde “anında”manşet oluyordu.
Bir bayram günü bize röportaj randevusu vermişti, Farabi Sokakta “kirada” oturduğu eve gittik, yukardaki resmi Kadir çekmişti, öyküsünü (*) blogumda yazmıştım.
Sonraki günlerden birinde Özal ile yeniden görüştüm, önemliydi açıklamaları, hemen ajansa dönüp bandı deşifre edip haberi yazma telaşındaydım, fakat büroya girdiğimde, haber müdürümüz Atilla Girgin, “Sen şimdi Özal’ı boşver, Çocuk Esirgeme Kurumunun müzikli bir etkinliği var Kadir Şengün’le birlikte gidin onu takip edin” dedi. Oysa Türkiye Süleyman Demirel’in deyişiyle, “70 cente muhtaç olduğu günler”den geçiyordu Özal’la özel röportaja nasıl boş verilirdi? Gençtik, söz söyleme, itiraz etme hakkını kendimizde göremezdik, Kadir’le birlikte Dedeman Otelindeki etkinliğe gittik. Ortalıkta rengarenk balonların, konfetilerin uçuştuğu, çocukların dans edip şarkı söyledikleri ortamın fotoğraflarını çeken Kadir’e dert yandım:
——çeyrek sucuk hikayesi——-
-Kadir Bey, şimdi benim Turgut Özal’la röportaj bandını deşifre etmem gerekirken burada olmam sizce de yanlış değil mi?
Kadir durdu durdu güldü:
-Dur bakalım yahu, daha dün bir bu iki, elbet müdürün bir bildiği vardır. Bak sana anlatayım. Bülent Ecevit’in efsanevi Başbakanlık günleriydi, özel uçakla bir yurt gezisine gidecekti ve ben izleyecektim. Etimesgut’a gittik uçağa bindik, geziyi izledik, fotoğrafları ajansa telefoto (o yıllarda fotoğraf göndermek için kullanılan bir aparat) ile geçtim, akşam saatlerinde Ankara’ya döndük. Ecevit uçaktan indikten sonra hepimizin (10 kişi kadardık) elini sıkıp teşekkür etti, bana da, “Saygılar Kadir Bey” diyerek veda etti.
Bekar evime 21.00 sularında döndüm, karnım acıkmıştı, buzdolabını açtım baktım tamtakır, başparmağım kadar, çeyrek bir sucuk parçasından başka bir şey yok. Zile basıp kapıcıyı çağırdım, geldi:
-Ne var?
-Ya ben işten şimdi döndüm, evde bir şey kalmamış, şu bakkaldan bana ekmek alır mısn?
(Kapıcı üstünde eşofmanla belli ki yatıp uyuma modunda) Elimdeki parayı uzattım, o sırada adam ters ters yüzüme bakıp ne dese beğenirsin?
-Ne dedi?
-Bu saatte ne ekmeği be? S..tir ol git, al şu paranı da… Diyerek parayı da yere atmasın mı?
Bu olayı ağzım açık dinledim, sonra Kadir ekledi:
-Ya, gördün değil mi? Yarım saat önce bana Başbakan Bülent Ecevit, -saygılar Kadir Bey- diyor, ondan sonra kapıcı ekmek almasını istedim diye, parayı yüzüme fırlatıp, s… tiri çekiyor… Onun için yaptığın işleri de kendini de sakın önemseme…
İşte meslek yaşamımın en önemli dersini böylece almış oldum Kadir Şengün’den… Nurda yatsın.
(*) https://bennursunerel.blogspot.com/2021/04/turgut-ozal-ile-pijamal-bayram-soylesisi.html
Teşekkürler Nursun Erel , Kadir Şengün'ün fotoğraf kenarındaki imzalarından bilirdim. Ama tanışmamıştık , yazdıklarını okuyunca etkilendim , kendisini tanımayı isterdim, bir sessiz gemi daha yolculuğa çıkmış , belli ki düzenin sırrını çözdüğü için sessiz gemi , ne kadar çok sessiz gemi var bu ülkede kadri bilinmeyen...
YanıtlaSilSessizce gitti! Üzüntüm, acım çok derin.
Silİşte b
YanıtlaSilNe anılarınızı vardır kimbilir , çok üzüldüm arkadaşınıza ışıklarda uyusun yıldızlar yoldaşı olsun
YanıtlaSilEvet, çooook, ne de olsa 40 yıl!
YanıtlaSilNursuncum ne vefali bir dostsun.
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin Kadir Sengun’e🙏
Sağolun
YanıtlaSil