Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Onur Öymen’in anıları… İbretlik sözler ve unutulan bir mektup

Onur Öymen , diplomaside kazandığı deneyimi, CHP milletvekili olarak parlamentoya taşıyarak, TBMM’de bir “ pusula ” görevi yapmıştı. “ Baskılara Direnirken ” başlıklı kitabını her satırını adeta yutarak okumuştum. O sayede, sözde içinde yaşadığımız, hatta parlamentoda ve devlet mekanizmasının koridorlarında an be an izlediğimiz gündemin perde arkasında ne çok “bilinmeyen ” olduğunu öğrenmiş olduk. Öymen’in beş yıl önce yayınlanan kitabını “ bilinmeyenleri öğrenmek isteyenler ” varsa onlara ısrarla öneriyor ve sayısız önemli başlığı arasından birini, “ Açılım Süreci ”ni seçerek sizlerle paylaşmak istiyorum.     Öymen, “ CHP olarak görüşümüz belliydi , teröristle müzakere edilmez, mücadele edilir ” dedikten sonra özetle şunları ekliyor:   “ …Oysa Türkiye’ye yurtdışından dayatılmaya çalışılan terör örgütüyle müzakere yaklaşımı demokratik ülkelerde benimsenmeyen bir yaklaşımdı…  …Karşımızdaki güçlerin esas amacının bağımsız bir Kürt devletinin kurulması olduğu açıkt...

Atatürk’ün emekliliği

Anıtkabir ’e en son ne zaman gittiniz? Belki hep gittiniz, hatta Ata ’nın ölüm yıldönümünde, bugün de oradaydınız ama müzedeki  şu belge dikkatinizi çekti mi? 30 Haziran 1927 tarihli o belge, Mustafa Kemal Atatürk ’ün emeklilik dilekçesi… Zamanın Milli Savunma Bakanlığına sunulmuş.(*) Dilekçesi uyarınca, Atatürk’ün askerlik hizmetinin dökümü 41 yıl, 3 ay 29 gün olarak hesaplanmış. Yani Mustafa Kemal’in 1899 yılında Harbiye’ye girişinden itibaren  orduda üstlendiği komutanlıklarla hizmeti 28 yıl, 3 ay 29 güne ulaşıyor.  Çeşitli savaşlara katılmasıyla aldığı terfilerle Atatürk’ün hizmetlerine 13 yıl daha ekleniyor,  o döküm ise şöyle: -2 yıl İtalyan Hari (Libya) -1 yıl Balkan Harbi  -5 yıl Büyük Harp (Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası) -5 yıl İstiklal harbi… İşte bu kayıtlara dayanılarak Atatürk’e Cumhurbaşkanlığında ayda 126 lira 28 kuruş asker emeklisi maaşı alması kararlaştırılıp, ödenmiş… İşte ilk Cumhurbaşkanımızın millete hizmetinin bir dilekçeyle ...

Ulysses nihayet tamam! (mı?) (3)

  S ayın James Augustine Aloysius Joyce beyefendi-haşmetmaap-aleyhisselam hazretlerine seslenişimdir,  ( Aslında sayısız ismi olan birine nasıl hitap etmem uygun olur bilemedim de…)  Zürih’ te, ebedi istirahatgahınızda, eşinizle yan yana huzurla uzanarak oradan bizleri seyrederken acaba “ Ulysses mağduru” okurlarınızı duyabiliyor musunuz? Siz zat-ı alilerine; -Dublin doğumlu büyük yazar mı desem?  -Homeros’un soyundan gelip Yunan Efsanelerinin yeniden yazımına soyunan bir kalem ustası mı?  -Sözcüklerin efendisi, dünya dilleri koleksiyoncusu, Henrik Ibsen’i kendi dilinden okumak için bir dili daha belleğindeki onaltı dile ekleyen adam mı desem?  -Yoksa, açık saçık ( sevişmeli, mevişmeli, öpüşmeli hatta mastürbasyonlu ) fanteziler üretim merkezi müdürü diye mi ansam sizi?  Evet evet, size diyorum, büyük usta, James Joyce beyefendi… Sizee şimdiiii yüksek ve tiz bir sesle, haykırarak sesleniyorum:  -Söyleyin bakalım, bir keresinde, “ yaşam s...

Arşidüşesin çişi… (Ulysses okumalarına devam! 2)

Bakın şimdi size   önemli bir itirafta bulunacağım, ama lütfen aramızda saklı kalsın olmaz mı? Cehalette bir asır öncesinden bile geride olduğumu, elifi gördüğümde mertek sandığımı aman başkaları bilmesin. Ah dostlar, cehalet üç sınıfa ayrılırmış diye duydum, o kadar merak ediyorum ki acaba ben acaba hangi sınıftayım? (*) -Eh anlat bakalım da biz karar verelim ona Diyorsanız, başlıyorum işte… Ben kendimi okur-yazar sanırdım, meğer değilmişim, Neden biliyor musunuz? James Joyce ’un şaheseri, ( dünya edebiyatının da! ) sayılan kitabını neden her defasında raftan aldım, bir noktaya kadar getirip (okuyup ), sonunda pes edip, bir daha açmamacasına kapağını öfke ve bıkkınlıkla kapatıp nasıl rafa bıraktım?  -Benim neyim eksikti Ulysses ’i baştacı şu yapan okurlardan? -Yüzyılın üç önemli romanından biri kabul edilen Ulysses benim gibi kendini kitap kurdu sanan birini  neden  içine alıp sarıp sarmalayamadı?  -Joyce’un dilini anlayamayacak kadar kıt mıydı benim ...