Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Siyasilerin serveti tartışılabilir mi?

  “ T24 ’ün  “ 2025 Yıllığı ” (*) gördünüz mü? Keşke alıp okuyabilseniz.  Hazine bulmuşcasına sevinerek gözden geçirirken, yıllıkta ilk gözüme çarpan, Umur Talu ’nun “Bugün Manşet: Gizli Servet” başlıklı yazısı oldu.  Umur Talu’yu yazılarından tanıdım, meslekteki duruşuna hep saygı duydum, yazık ki bugüne değin hiç karşılaşmadık, oysa aynı dönemde gazetecilik yaptık, o İstanbul’da ben Ankara’da.  Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ’in ABD’deki “ gizli serveti ”ni çok sevdiğim meslektaşım, Turan Yavuz ’un  ortaya çıkardığını, Milliyet ’in Türkiye’yi sarsan bu haberi manşete taşıyışının gündemi değiştirdiğini biliyordum ama meğerse işin mutfağında bilmediğimiz pek çok olay da yaşanmış.  Umur Talu, manşetin yer alacağı birinci sayfayı hazırlarken, öncelikle “ patron katından ” ve “ sızma ” olasılığına karşı Milliyet’teki herkesten gizlemiş. Dönemin Emniyet Müdürü akşam adam gönderip gazeteyi isteyince daha yumuşak tutulan ilk baskı gönderilmiş. Milliyet...

Cuntaların, darbelerin gölgesinde geçen yıllar

“Tarih tekerrürden ibarettir” derler ya, yaşam da tekrardan ibaret aslında… Sadece içinden gelip geçenler farklı, yaşananlar değişmiyor. İşte 12 Eylül 1980 Darbesi, işte bugünler… Saraçhane protestolarında tutuklanan gençlerin sayısı hala 301, bayramı hapiste geçirdiler, oysa üniversitelerinde eğitim sürüyor ama onlar sınavlarına giremediler, işkence gördüklerine dair iddialar var, çıplak aramalar yapıldığı bile söyleniyor, çocuklardan birinin başına üç polis birden çullanmış, -vur ha vur!- aileler ayakta…  Türkiye kenetlendi bu cendereden çıkış yolu arıyor. -Nefes alamıyoruz kardeşim, böyle bir durum yaşanmış mıydı ülkede? -12 Eylül’ü unuttuk mu? Unutmadık. Şu anda duyduğumuz cunta-darbe-işkence sözleri hala o kadar çok çağrışım yapıyor ki belleklerimizde… Hele o hak-hukuk-adaletten yoksun yargılamalar, kanıtsız tanıksız iddianameler… Sırf Barış Derneğinin dokuz yıl süren yargılama sürecini bir gözden geçirsek yeter.( *) Süreç sonunda tüm mahkumlar için beraat kararı ...

Kafalarımızdaki ABD imajı

Ne çok klişe vardır kafalarımızda, bir kere aklımıza girdi mi de kolay kolay çıkmaz. Şimdi geriye giderek belleğimde yer etmiş olanları düşünüyorum da, bir kaç önemli başlık pusların arasından belli belirsiz “beni gör!” Dercesine yanıp sönüyor. Tabii dünyaya hepimiz aynı pencereden bakmıyoruz, o yüzden kafalarımızdaki klişeler de farklı… Neyse işte.. Puslar arasında yanıp sönen başlıkların bazılarını sıralayayım mı? Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesini önlemek amacıyla ABD Başkanı tarafından gönderilen Johnson mektubu (*) ABD Büyükelçisi Komer’in arabasının ODTÜ’de Vietnam savaşını protesto için yakılışı (**) Haşhaş ekim yasağı (***) 12 Eylül Harekatı için CIA şefi Paul Henze’nin “bizim çocuklar başardı” deyişi (****) Lindsey Graham tasarısındaki yaptırımlar, “Erdoğan ve ailesinin servetini açıklarız!” Tehdidi (*****) Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı üzerine, Trump’ın Erdoğan’a gönderdiği, “Sert adamı oynama, aptallık etme, seni sonra arayacağım”  dediği mektup (******) R...